Yaptığı resimlerde halk hikâyelerinin ve efsanelerinin motiflerini kullanan Ressam Ahmet Güneştekin, Güneşin İzinde isimli projesiyle Anadolu’da yok olmaya, unutulmaya yüz tutmuş zanaatkârların hünerlerini belgeledi ve onların geleneksel çalışmalarını
Sanata olduğu kadar, matematik ve astronomiye de meraklıydı. Takvimi ziyayı o tertip etti ve yayınladı. Aynı zamanda menazırcı olarak da ünlendi.
İstanbul'a döndükten sonra yüzbaşı rütbesiyle ordudan ayrıldı. O dönemde kız öğrenciler için de bir güzel sanatlar okulu açılması gündemdeydi.
Sanayi-i Nefise Mektebinde iken Yervant Osgan Efendi’nin atölyesinde çalıştı. Heykellerinin yanı sıra metal oyma işler de yaptı, İstanbul peyzajları da bir hayli fazladır.
Genel olarak sanatçının üslubunda; Yunan ve Roma heykel sanatının, İtalyan Rönesansı’nın ve 17. yüzyıl Fransız heykeline bağlı Natüralizmin etkileri gözlenmektedir. Doğaya bağlı ve gerçekçidir.
İsa Behzat ile ilgili, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi arşiv kataloğunda önemli belgeler mevcuttur. Bu belgelerden, sanatçının kimlik bilgileri öğrenilmekte, II. Abdülhamid tuğralı bir şahadetname de yer almaktadır.
1567 yılında doğdu. İstanbul'a devşirme olarak geldi. Mimarlığı Davud Ağa'dan öğrendi. Adı ilk olarak 1597 yılında Dikilitaş yakınındaki Valide Sultan Hamamı’nın onarımı sırasında duyuldu.
1885 yılında, İstanbul’da doğdu. 1910 yılında Güzel Sanatlar Okuluna girdi. İlk heykel eğitimini Oskan Efendi’den aldıktan sonra, İhsan Özsoy atölyesine devam etti.
İyi derecede piyano çalması ve aldığı müzik eğitimi sayesinde 35 yıl Çamlıca, Kandilli, İstanbul kız liselerinde müzik öğretmenliği yaptı. Resim ve müzik öğretmenliğinin yanı sıra derneklerde de faal olarak çalıştı.
Emirgan Rüştiyesinden sonra 1886’da Tıbbiye İdadisine başladı. Ardından Tıbbiye Mülkiyesine devam etti. Tıbbiyeden ayrıldıktan sonra da Sanayi-i Nefise Mektebi-Heykel bölümüne geçti.
Hasbahçe'de yetişti, Kâğıthane suyolu nazırlığından başmimarlığa yükseldi. 1570'li yıllarda Mimar Sinan'ın kalfasıydı. Büyük selin İstanbul'u tahrip etmesinden sonra yıkılan köprü ve kemerleri onardı.
1904 yılında İstanbul’da doğdu. Babası Türkiye’de ilk parfümeri fabrikasını kuran Ahmet Faruki’dir. Çok küçük yaşlardan itibaren kızını resme yöneltti, ona Paris’ten resim ve heykel malzemeleri getirtti.
İlk renklerini ve çizgi deneyimlerini eniştesi Avni Lifij’den öğrendi. 1927 yılında, Güzel Sanatlar Akademisine atandı. 1932’de okul müdürü Burhan Toprak ile ters düşmesi nedeniyle okuldan ayrıldı.
1868 yılında, İstanbul’da doğdu. Sanayi-i Nefise Mektebini bitirdi. Mezuniyetinin ardından İtalya seyahati yaptı. İtalya’dan önemli bir birikimle döndü. İtalyan sanatı, onun manzaralarında daima etkisini gösterdi.
Resim yeteneğini geliştirmek için liseyi bitirmeden, 1920'de Sanayi-i Nefise Mektebi'nin resim bölümüne girdi; ressam Feyhaman Duran'ın öğrencisi oldu.