Mesrur İzzet

Mesrur İzzet

Babası Mustafa İzzet Ebu Şeneb Bey’in Bosna-Hersek’te görevli olduğu bir sırada, 6 Mayıs 1873’te doğdu. Kayıtlarında ismine Ahmet Mesrur olarak rastlanmaktadır. Soyadı kanunu ardından da Durum soyadını aldı. Sanatçının nüfus kaydı Beyoğlu Nüfus müdürlüğündedir. Burası Şişli ilçesi olduğunda kaydı oraya nakledildi. 1921 yılında Ayşe Raciha Hanım ile evlendi. Bu evlilikten Mustafa Metin Durum Saliha Sema ve Saliha Semra Koşar isimli çocukları oldu.

Emirgan Rüştiyesinden sonra 1886’da Tıbbiye İdadisine başladı. Ardından Tıbbiye Mülkiyesine devam etti. Tıbbiyeden ayrıldıktan sonra da Sanayi-i Nefise Mektebi-Heykel bölümüne geçti. 1894 yılında mezuniyet sınavları için hazırladığı heykellerin, İstanbul depreminde yıkılması sonrası sınav tekrarlandı ve sonucunda 1. Derecede Heykeltıraş diploması sahibi oldu. Ödül olarak 1 Kıta Altın Maarif Madalyası ile 1 Kıta Sanayii Madalyası aldı. Bununla birlikte 4 yıllığına 4000 kuruş aylıkla Paris’e eğitime gönderilme hakkı kazansa da annesinin hastalığı nedeniyle bu durum gerçekleşemedi. Sanatçı sonrasında Yıldız Çini Fabrikası’na (Porselen Fabrika-i Hümayun) atandı. Burada ilk olarak model yardımcılığı görevinde bulundu. 1914 yılında ise müdürlüğe yükseldi. Kendisi bir süre Darphane’de kalıp modelleri hazırladı. Dolmabahçe ve Topkapı Sarayı Müzesi’nde kendisine ait porselen çalışmaları mevcuttur. Bunlar, üzerlerindeki İstanbul yapılarının kabartmaları ile dikkat çekmektedir. 

Sanatçı, yapıtlarına imza olarak bende-i Mesrur İzzet yazdı. 1892 yılında kurulan Yıldız Çini Fabrikası, 2. Abdülhamid dönemi sonrasında bir süre kapalı kaldıktan sonra 1911’de tekrar çalışmaya başladı. Fabrikanın idari işleri, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülürken, çalışanların maaşlarının ödenmesi gibi işlerden de müze müdürlüğü sorumlu tutulmaktadır. Bu yeni çalışma evresinde fabrika müdürü ise Mesrur İzzet Bey’di. Sanatçı buradaki müdürlüğü sonrasında Çinicilik Mektebi’ni kurdu. Darphane-i Hümayun’da da modelcilik yaptı, savaş sonrasında Yıldız Porselen Fabrikası’ndaki işinden ayrılmak zorunda kaldı. Bir süre antika ticaretine girişti. Ayrıca porselen tamiri üzerine çalıştı. Bunun yanı sıra pul, para ve madalya modelleri ve resimleri yaparak da para kazandı. Cumhuriyet’in ilanı ardından da devlette çalışmaya başladı.

Osmanlı Ressamlar Cemiyeti üye oldu. Cemiyet üyeleri Sanayi-i Nefise Mektebi çıkışlılar tarafından kuruldu. Çıkan gazetelerinde de resim dışında heykel sanatından da bahsedildi. Genel olarak çalışmaları, sanayi içindir. Aslında asıl uğraşısı heykel olsa da resim çalışmaları da bulunmaktadır. Porselen tamirini de hocası Oskan Efendi’den öğrendi. Para, madalya ve pul tasarımları yaptı. En önemli çalışması ise tasarladığı istiklal madalyası oldu.

1924 yılında tedavüle çıkan madenî paraların tasarımını yaptı. Sanatçı para ile ilgili çalışmalar dışında madalya da tasarladı. Bunlar arasında: Hicaz Demir Yolu Medine-i Münevvere Mevkii Madalyası, Bursa Sergisi Madalyası, Belediye Madalyası, Abide-i Hürriyet Madalyası, İzmir Dokuz Eylül Sergisi Madalyası, İstanbul 1930 yılı ikinci yerli mallar sergisi madalyası, Bursa 10 Temmuz 1933 yerli mallar sergisi madalyası ve Ulusal Ekonomi Artırma kurumu madalyası en bilinenleridir.

9 Ocak 1923 yılında çıkarılan 2145 sayılı kararname ile İstanbul-Darphane Müdürlüğü tarafından bir yarışma düzenlendi ve sonuçlar onaylandıktan sonra madalya yapımına geçildi. Bu doğrultuda da çizim için istenenler yazılı olarak belirtildi. Açılan bu yarışmayı heykeltıraş Mesrur İzzet Bey kazandı. Ödül olarak da 200 TL kazandı. 

Sanayi-i Nefise Mektebi ve öğrencilerinin ilk sergileri, 1885 senesinden itibaren düzenlenmeye başlandı. Sergiler, okulda başarı gösteren öğrenciler tarafından okul salonlarında ve yılsonları açılmaktaydı. Özellikle öğretim yılı sonunda birinci olan öğrencinin eseri, bu sergilerde teşhir edilmekteydi. 1902 Salon sergisinde, Oskan Efendi dışında Mesrur İzzet ismine de rastlanmaktadır. Bu sergiye Mesrur İzzet 10 iç mimari işiyle katıldı. Bu sergiden bahseden Malûmat dergisinde; sanatçıların fotoğrafları yayınlandı. Hangi okuldan ve hangi sanatçının öğrencileri olduklarından bahsedildi; Oskan Efendi için Roma Okulundan ders aldığı söz edilirken, Sanayi-i Nefise mezunu olarak Mesrur İzzet Bey’in ismi verildi.

18 Aralık 1952 tarihinde vefat etti.

Kaynak: Derya Uzun Aydın, Sanayi-i Nefise Mektebinin Türk Heykel Sanatındaki Yeri ve İlk Heykeltıraşlar, Ege Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sanat Tarihi Anabilim Dalı, Türk İslam Sanatı Bilim Dalı, Doktora Tezi, İzmir, 2013.