II. Abbas

Safevî hükümdarı (1642-1666). 20 Aralık 1633’te Kazvin’de doğdu. I. Abbas’ın torunu olan Şah Safî’nin oğludur. Babasının Kâşân şehrinde vefat etmesi üzerine on yaşında iken Safevi tahtına çıkarıldı (12 Mayıs 1642). Yirmi beş yıl kadar süren hükümdarlığı sırasında memleket içinde kayda değer bir hadise olmamış, komşu devletlerle olan münasebetler de genellikle dostça sürdürülmüştür. Ancak Şah Safî’nin hükümdarlığının son yıllarında, Kandehar valisinin, şehri Hindistan Hükümdarı Şah Cihan’a teslim etmesiyle Hindistan’la olan dostluk bozulmuş; bizzat Abbas’ın katıldığı sefer sonunda Kandehar geri alınmıştı (1648). Abbas, iç karışıklıklar yüzünden hükümdarlığını kaybeden ve yardım istemek için İsfahan’a gelen Özbek Hanı Muhammed Nadir’e yardım ederek hükümdarlığını devam ettirmesini sağladı. Ruslarla olan münasebeti ise, Gürcü prenslerinden Tahmûras’ın Safevilerin Tiflis Valisi Rüstem Han’la yaptığı savaşı kaybedip Rus çarına iltica etmesiyle bozuldu (1644). Bununla beraber Abbas, barışın bozulmamasına azami dikkat gösterdi. Nitekim Şirvan Beylerbeyi Hüsrev Han kumandasındaki Safevî kuvvetlerinin Derbent yakınlarındaki hisarları yıkmasına müsaade ederken Terek boylarındaki hisarların yıkılmasına izin vermedi. Öte yandan, Osmanlılarla münasebetlerini de dostane bir şekilde devam ettirdi. Hatta Osmanlıların Basra Valisi Hüseyin Paşa’nın şehri teslim teklifi, barışın devamını arzu eden Abbas tarafından kabul edilmedi ve iki devlet arasındaki iyi münasebetler 1639’da imzalanan Kasrı Şirin Antlaşması’na uygun olarak devam etti. Abbas 26 Rebiyülahir 1077’de (26 Ekim 1666) Damgan’da öldü ve Kum kasabasına gömüldü. II. Abbas’ın saltanat yıllarında İran’da, başta ipek ticareti olmak üzere ticari faaliyetler gelişmiş, I. Abbas dönemi kadar olmamakla birlikte, inşa edilen saray, köşk, kasır ve köprülerle memleketin imarına çalışılmıştı. II. Abbas, hemen hiçbir sahada temayüz etmemiş, vaktini avcılık ve eğlence ile geçirmişti. Dinî konularda genellikle müsamahakâr davranmış, bilhassa Katolik mezhebi mensuplarına geniş hürriyet vermişti. Resme ve şiire ilgi duyduğu, hatta şiir yazdığı rivayet edilir.