Müstali-Billah el Fatımi

Müstali-Billah el Fatımi

Fatımilerin dokuzuncu halifesi olan Ebu Kâsım el-Müsta’lî-Billâh el Fatımî, 15 Eylül 1074 tarihinde Kahire’de doğdu. Abisi Nizar’ın yerine halifelik koltuğuna oturtulması nedeniyle İsmaililer ikiye bölündü. İsmâilîler tarafından kutsal kabul edilen İd’ül Gadir denilen 29 Aralık 1094 tarihinde tahta oturdu. Kardeşinin kendi yerine tahta oturması üzerine Müntasır Billah’ın büyük oğlu Nizâr, öldürülme korkusuyla İskenderiye’ye kaçtı. Onun kaçışıyla Fatımi Devleti’nde çift başlı bir yapı ortaya çıktı. İskenderiye valisi Nâsırüddevle Aftegin el Türkî, Nizar’ı Mustafa Lidîniliâh lakabıyla halife ilân etti. Müsta’li Billah’ı tahta oturtan vezir Efdal b. Bedr el-Cemâlî, 1095 yılında orduyla İskenderiye’ye hareket ederek Nizâr ve Nâsırüddevle Aftegin’i esir alıp Kahire’ye götürdü. Aftegin’i hemen öldürürken, Nizâr’ı hapse attı. Bu durum Fatımi tarihinde bir dönüm noktası oldu. Mısır, Suriye, Yemen ve Hindistan’daki İsmâilîler Müsta’lî-Billâh’ı, Hasan Sabbâh’ın liderliğindeki İran İsmâilîleri ise Nizâr’ı halife olarak tanıdı. İsmaililerin ikiye bölünmesi, Selçuklu desteğini arkasına alan Abbasilerin işine geldi. Aynı yıl Bağdat’ta Fatimilerin nesep ve şecerelerinin şüpheli olduğuna dair bir yazı hazırlayıp bütün İslam dünyasına yaydılar. Bu durum iki ülke ilişkilerini oldukça gerdi. Selçukluların kendileri aleyhine genişlemesinden rahatsız olan Fatımiler, Kudüs’ü işgal ederek stratejik üstünlüğü ele geçirmeye çalıştılar. Aynı şekilde, Suriye Selçuklularının içinde karışıklık çıkartmaya çalıştılar. Bu amaçla Halep Selçuklu Meliki Rıdvân b. Tutuş’a özel bir elçilik heyeti gönderip kendisini metbû tanımasını ve hutbeyi kendi adına okutması karşılığında askeri ve malî yardımda bulunarak kardeşi Dukak’ın Dımaşk’ı almasını sağlayacaklarını bildirdiler. Rıdvân, ilk başta bu teklifi kabul etse de, yakın dostları Yağısıyan ve Sökmen’in isteği üzerine dört hafta Fâtımîler adına okuttuğu hutbeye son verip tekrar 22 Eylül 1097’den itibaren tekrar Abbâsî Halifesi adına hutbe okutmaya başladı. Döneminde ülkesindeki refahı artıran Müsta’lî-Billâh’ın görevdeki son yıllarında, Suriye haçlı istilasına uğradı. Selçuklular, Haçlı istilasıyla mücadele ederken Vezir Bedr el Cemâlî, 1098 yılında Artuklulardan Necmeddin İlgazi’nin yönetiminde bulunan Kudüs’ü ele geçirdi. Ancak Haçlı istilası bir yıl sonra Kudüs’e ulaştı. Kudüs’ü Müslümanlardan kurtarmak hedefiyle yola çıkan Haçlılar, süreç içinde bölgeyi tümülye ele geçirdiler. Bu dönemde Haçlı istilasını Sünnilerle mücadelesinde bir fırsat olarak Müsta’lî Billâh, askeri ve mali gücünü pasif durumda tuttu. Döneminde ülkesini iç huzursuzluklardan arındıran Müsta’li Billah, 11 Aralık 1101’de Kahire’de vefat etti.

Kaynak: Fatimiler ve Fatimi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ankara, Şubat 2016.