Abdurrahman Han

Abdurrahman Han


Çocukluğu Kabil’de, gençliği, babası Efdal Hanın 1850’den itibaren başlayan Belh valiliği dolayısıyla Afgan Türkistanı’nda geçti. Dedesi Dost Muhammed Han’ın Bedahşan, Katagan, Dervaz ve Pamir bölgelerini içine alan geniş sahayı hâkimiyeti altına alırken giriştiği harekâta o da katıldı. Dedesinin 1863’te ölümünden sonra amcası veliaht Şîr Ali Han, Afgan tahtına çıktı. Fakat babası Efdal Han ile diğer amcası A’zam Han, Şîr Ali’yi emîr olarak tanımadılar. Onların bu tutumu Afganistan’da 1868’e kadar devam eden kanlı bîr iç savaşın başlamasına sebep oldu. 0, bu iç savaşta amcası Şîr Ali’ye karşı büyük bir cesaret ve maharetle savaştı, hatta Kabil’i işgal ederek babası Efdal Han’ın emirliğini ilân etmesine zemin hazırladı. Fakat babasının 1867 Ekiminde vefat etmesi üzerine amcasının emirliğini kabul etmek zorunda kaldı. Bir müddet sonra Şîr Ali kuvvetleri karşısında büyük bir yenilgiye uğrayarak önce İran’a, ardından Türkistan’a kaçtı. Bunun üzerine Ruslardan yardım istediyse de bir sonuç alamadı; ancak Semerkant’ta oturmasına izin verildi. Bu arada Şîr Ali’nin İngilizler’le arasının bozulması ve Ruslar’a meyletmesi, Abdurrahman Han’ın Ruslar’dan yardım alma ümidini tamamen yok etti. Fakat bir süre sonra hadiseler onun lehine gelişmeye başladı. Osmanlı hükümetinin aracı olmasına rağmen ikinci Afgan-İngiliz savaşı patlak verdi ve İngilizler’e karşı koyamayan Şîr Ali, Afganistan’dan kaçarak Ruslar’a sığınmak mecburiyetinde kaldı ; bir süre sonra da öldü.

İngilizler, kendi politikaları doğrultusunda hareket etmek şartıyla Abdurrahman Han’ın emirliğini kabul ederek Afganistan’ı ona teslime karar verdiler. 11 Ağustos 1880de, İngilizler’le Semerkant’tan Afgan Türkistanı’na dönmüş bulunan Abdurrahman Han arasında bir antlaşma imzalandı. Yapılan antlaşmaya göre Abdurrahman Han Afgan emîri olacak, ancak dış siyasetini İngiliz politikasına uygun bir şekilde yürütecekti. Buna karşılık İngilizler de Afganistan’ı boşaltacaklar, fakat Hindis tan’ın savunmasında stratejik önemi büyük olan Hayber Geçidi, Kurram vadisi ve Kuvatta gibi mevkileri kontrollerinde bulunduracaklardı.

Abdurrahman Han ilk iş olarak orduyu yeniden düzenledi. Ardından, memleket içinde isyan halinde bulunan Türk asıllı Galzaylar (Gılzay) ile İshak Han’ı ve Hezâreler’i itaat altına alarak Afganistan’da kontrolü ele geçirdi. Bu arada askerî reformların yanı sıra, memleket idaresinde de değişiklikler yaptı; bir yüksek danışma kurulu ile bir umumi meclis kurdurdu. Ancak meclis, Abdurrahman Han’ın ülkede tek hâkim olma arzusu yüzünden kısa zamanda fonksiyonunu kaybetti. İngilizler, bu şekilde Afganistan’da idareyi tamamen kendi elinde toplayan Abdurrahman Han’dan, ülkenin güney ve güneydoğusundaki kabileleri kışkırttığını iddia ederek Hint-Afgan sinirinin tesbit edilmesini istediler. Başlangıçta İngilizlerin teklifini reddetmekle beraber, daha sonra büyük baskılar sonucu müzakereyi kabul etmek zorunda kaldı. Kabil’e gelen İngiliz temsilcisi Sir Mortimer Durand ile 12 Kasım 1893’te imzalanan ve Durand Antlaşması olarak bilinen anlaşma ile bugünkü Afganistan’ın güney ve güneydoğu sınırlan tesbit edildi. Daha sonraki tarihlerde ise, Afganistan’ın "Kâfıristan" olarak adlandırılan bölgesinde bir harekâta girişerek halkını İslâmlaştırdı ve harekâttan sonra "Nûristan" adını alan bölge halkının bir kısmını ülkenin diğer yörelerine yerleştirdi.

Abdurrahman Han yirmi yıllık bir saltanattan sonra 1901 Mayısında ansızın hastalandı; ardından da sağ tarafına gelen felç yüzünden hükümdarlık görevini yapamaz hale geldi. Bunun üzerine, 28 Eylül 1901’de devletin ileri gelenleri huzurunda, emirliği büyük oğlu Habîbullah Han’a devretti. Üç gün sonra da elli altı yaşında iken vefat etti. Abdurrahman Han, iç çekişmelerin ve dış istilâların altüst ettiği Afganistan’ı ve düşman kamplara bölünmüş Afgan halkını kontrol altına almayı başarmış, Afganistan’ın idaresi için oğluna yaptığı tavsiyeler uzun zaman Afganistan’ın iç ve dış politikasının esaslarını teşkil etmiştir.