Zeynep Değirmencioğlu

Zeynep Değirmencioğlu

12 Eylül 1954 tarihinde, İstanbul’da doğdu. Senaryo yazarı Hamdi Değirmencioğlu’nun kızı, kendisi gibi çocuk yaşta Yeşilçam filmlerinde rol almış olan ve Ömercik adı ile ünlenen Ömer Dönmez’in kuzenidir.

İlkokula Şişli Kolejinde başladı. Teneffüslerde bahçede oynamak yerine müdürün odasında otururdu. O yaşlarında tüm vücudu morluklar içindeydi çünkü kendisini tanıyıp seven herkes sarılıp öpmek istiyordu. Burada mutsuz olduğu için babası tarafından okuldan alınıp Maçka İlkokuluna verildi. Okulun ilk günü bahçede müdüre hanım: “Bugün aramıza sizin de bildiğiniz gibi Ayşecik yani Zeynep Değirmencioğlu katıldı. Ancak kimse ona Ayşecik demeyecek, onun adı Zeynep.” dedi ve Değirmecioğlu’nun rahatsız olmasını önledi. En güzel yılları bu okulda geçti.

Yoğun bir çocukluk dönemi geçirdi. Okul tatil olduğunda setlerde çalıştı. Aynı zamanda jimnastik ve bale eğitimi aldı.

Henüz 2 yaşındayken “Papatya” (1956) filmiyle kamera karşısına geçti. 1958 yapımı “Duvaklı Göl” ve “Funda” gibi filmlerde çocuk yıldız olarak yer aldı. 1960 yılında “Ayşecik” filmleri ile asıl ününü kazandı. Bu filmler ile artık “Ayşecik” olarak anılmaya başladı. 

Türkan Şoray, Ayhan Işık, Cüneyt Arkın, Belgin Doruk, Hülya Koçyiğit, Sadri Alışık gibi önemli isimlerle birlikte çalıştı.

1975 yılında, dönemin Fenerbahçeli futbolcusu ve daha sonra Fenerbahçe SK yöneticilerinden olan Serkan Acar ile evlendi. Evlendikten sonra 1974 yılında “Macera Yolu” adlı filmde rol aldı ve ardından sinemayı bıraktı. 

2012 yılında, İstanbul’un Fenerbahçe semtinde, kendi soyadını taşıyan Değirmencioğlu Kebap Ocakbaşı Restoran’ı hizmete açtı. 

50’yi aşkın filmde rol aldı. Bazıları şunlardır:

Ölümden de Acı (1958)

Ömrüm Böyle Geçti (1959)

Ayşecik (1960)

Ayşecik Ateş Parçası (1962)

Öksüz Kız (1964)

Sokak Kızı (1966)

Ayşecik Canım Annem (1967)

Ayşecik’le Ömercik (1969)

Pamuk Prenses ve 7 Cüceler (1970)

Hayat Sevince Güzel (1971)

Sinderella Külkedisi (1971)

Kara Sevda (1973)

 

Zeynep Değirmencioğlu: “O dönem Zeki Müren’den sonra en çok kazanan sanatçıydım. Kazandığım parayla çok bir şey yapılamadı çünkü sinemadaki her türlü masrafım o paradan karşılanıyordu. Kıyafet, şoför, makyaj hepsi benim cebimden çıkıyordu. İyi paralar kazanıldı, babam birkaç tane daire satın aldı.”

...

“Ne çocukluğumu ne de genç kızlığımı yaşayabildim. 50 küsur film çektim. Okul tatil olduğunda sette çalışırdım. Aynı zamanda jimnastik ve baleye gidiyordum. Lisan öğreniyordum. Oydu, buydu derken belki evlendiğimde ‘Bu iş bitti.’ dememin sebebi bu kadar yoğunluktu. Artık bıkmıştım.”