Yılmaz Erdoğan

Yılmaz Erdoğan

4 Kasım 1967 tarihinde, Hakkâri'de doğdu. Pinyanişi Aşireti’ne mensuptur.

Orta birinci sınıfta idi. Türkçe öğretmeni Tülay Demiryöney, o gün başka bir sınıfın dersindeydi. Nöbetçi öğrenci, Yılmaz Erdoğan'ın sınıfına geldi. “Tülay öğretmen seni çağırıyor.” dedi. Orta son sınıfına konuk öğrenci olarak girdi. Tülay Demiryöney, “Çocuklar, bu arkadaşınıza iyi bakın. Çok iyi yazar olacak.” dedi. 

Babası Nazım Erdoğan, mühendis olmasını istedi.  İTÜ İnşaat Fakültesini kazanarak babasının hayalini gerçekleştirmek adına ilk adımı attı ancak fakülteye gitmeyi hiç istemedi. Tek isteği yazmak idi. 

Okul yılları boyunca ev arkadaşlarına tek kişilik gösteriler düzenledi. Arkadaşları kendisine güldükçe özgüveni arttı. 

Bir gazetede, Nöbetçi Tiyatro'nun genç oyuncu adayları aradığına dair bir haber gördü. Küçük Sahne'ye gitti. Eline Ferhan Şensoy'un “Afitap'ın Kocası İstanbul” oyunundan bir bölüm tutuşturulup “Git bu bölüme çalış, sonra sınava gel.” denildi. Hazırlandı ve sınav günü geldiğinde karşısındaki koltukların birine Ferhan Şensoy oturdu. Heyecanına yenik düştü, iyi bir oyun çıkaramadı. Bunun üzerine Ferhan Şensoy, sınav sonucunu hemen orada açıkladı ve “Senden tiyatrocu olmaz.” dedi. Hayal kırıklığı ile evine doğru yürüdü, ev arkadaşı ve dostu Muhsin Kızılkaya bu işin henüz bitmediğini, Vedat Günyol'u tanıdğını, onun da Ferhan Şensoy'u tanıdığını söyledi. Muhsin Kızılkaya, Vedat Günyol'dan, Yılmaz Erdoğan için Ferhan Şensoy ile konuşmasını rica etti. Bunun üzerine Vedat Günyol, Yılmaz Erdoğan'ın hikâyelerini okudu; ardından, Ferhan Şensoy'u arayarak ertesi gün kendisine bir delikanlı getireceğini söyledi. 

Babası o günlerde oğlunu ziyaret etmek için İstanbul'a geldi. Yılmaz Erdoğan, annesinin gönderdiği bir tencere yaprak sarmasını yerken babası, tencerenin yanına gizlice biraz da para koydu. Bu sırada Yılmaz Erdoğan, babasına, okulu bırakıp tiyatrocu olduğunu söyledi. Babasının hayali ise oğlunun, Hakkâri'den çıkan ilk inşaat mühendisi olması idi. Bunun üzerine babası ağlayarak: “Yılmaz diye bir oğlum yok artık. Evladım değilsin sen.” dedi ve otogarın yolunu tuttu. Boş tencereyi açıp baktığında ise oğluna bıraktığı paranın tencerenin içinde olduğunu gördü. 

Nöbetçi Tiyatro'da istediği kariyeri elde edemedi, Ferhan Şensoy ile yıldızı barışmadı, burada yazarlığını gösterebilmesi için bir fırsat yaratılmadı. Münir Özkul, kendisine: “Sende bir şey var, bir şey olacaksın. Sana tek bir şey söyleyeceğim, sakın şımarma.” öğüdünde bulundu. Bunun üzerine Yılmaz Erdoğan, Nöbetçi Tiyatro'dan ayrıldı. Artık geçimini sağlayamayacağı için anne babasının yanına, evine döndü.

Bir gün televizyonda Müjdat Gezen ile Yıldız Kenter, özel tiyatroların maddi zorluklar içinde olduğuna yönelik bir açıklama yaptı. Yılmaz Erdoğan, tam o esnada kendisinin de tiyatro kuracağını söyledi. Babası, “Sen bunlardan daha mı iyisin yani?” diye sorduğunda, “Değilim ama daha iyi olacağım.” cevabını verdi. Bunun üzerine Nazım Erdoğan, Hakkâri'deki arazilerin satışından kendi payına düşen parayı oğluna verdi. 

Yılmaz Erdoğan, Güldüşünürü Tiyatrosu'nu kurdu. “Kanuni Sultan Süleyman döneminde askerî bir darbe olsa ne olurdu?” fikrinden yola çıkarak kendi tiyatrosunun ilk oyunu olan  “Kanuni Sultan Süleyman ve Rambo”yu yazdı. Tüm ünlüleri oyunun galasına davet etse de sadece arkadaşları ve Muhsin Kızılkaya'nın tanıdığı iki gazeteci geldi. Güldüşünürü Tiyatrosu, ikinci oyununu çıkaramadı.

Genco Erkal, kendi oyunları olmadığı günlerde Dostlar Tiyatrosu'nun salonunu Yılmaz Erdoğan'a verdi. Ancak burada da tutunamazdı.

Bir gün gazetede Levent Kırca'nın metin yazarı aradığı ilanını gördü ve yalnızca üretim yaparak geçimini sağlamak adına başvurdu, kabul edildi. “Olacak O Kadar”ın skeçlerini yazmaya başladı. Büyük bölümünü Yılmaz Erdoğan'ın yazdığı “Gereği Düşünüldü” adında bir müzikal çıkarıldı. İzdihamdan Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu'nun kapıları kırıldı. Yazarlık alanında kendisini kanıtladıktan sonra Levent Kırca'ya, kendisinden oyuncu olup olmayacağını sordu. Levent Kıca, “Sende kimsede olmayan bir sahne sempatisi var. Bunu iyi kullan, çok iyi bir oyuncu olacaksın.” cevabını verdi. Bunun üzerine Aziz Nesin'in “Toros Canavarı” adlı oyununda sahneye çıktı.

İlk kez 1991 yapımı, çok eski bir Kürt efsanesinden uyarlanan “Siyabend ü Xece” adlı filmde rol aldı. Filmin başrol oyuncuları Tarık Akan, Mine Çayıroğlu, Mesut Çakarlı ve Yaman Okay idi. Çeşitli sebeplerle yarım kalan çekimler Toros Dağları'nda tamamlansa da film gösterime girmedi. 

1992 yılında "Umut Taksi" adlı dizinin hem senaryosunu yazdı hem de yapımda rol aldı.

1993 yılında Sanem Oktar ile evlendi, bu evliliğinden Su Berfin adından bir kızı oldu. Çift, 1998 yılında boşandı.

Necati Akpınar ile Beşiktaş'taki Mıstık Sineması'nın ayda 75 milyon TL'ye kiralanacağını öğrendiler. Necati Akpınar'ın 250 milyon TL'si, Yılmaz Erdoğan'ın ise 50 milyon TL'si vardı. Binayı kiralayıp tadilata giriştiler, gerektiği yerde borç alarak tadilatlarını tamamladılar. Böylece Beşiktaş'taki Mıstık Sineması’nı, BKM'ye (Beşiktaş Kültür Merkezi) dönüştürdüler. BKM'nin açılışı bir tiyatro oyunuyla değil, Sertab Erener'in ilk albümü “Lal”in tanıtım lansmanıyla oldu.

Bir televizyon kanalı Demet Akbağ için bir program hazırlamaları için teklifte bulundu. Yılmaz Erdoğan metinleri yazdı, ekip toparlandı ve "Bir Demet Tiyatro" ortaya çıkarıldı. 

Yetenekli kişileri sektöre kazandırmak adına BKM Mutfak'ı kurdu. Başvuru yapanlar arasından 24 kişi seçti, burada onlara hem mesleki hem de hayata dair dersler verdi. Bu dersler sırasında “Çok Güzel Hareketler Bunlar” adlı bir proje ortaya çıktı. BKM Mutfak, ilk mezunlarını 2011 yılında verdi.

2006 yılında Belçim Bilgin ile evlendi, bu evliliğinden Rodin isimli bir oğlu oldu. Çift, 2018 yılında boşandı. 

“Ekşi Elmalar” (2016) filminde Hakkâri'nin 14 yıl boyunca belediye başkanlığını yapan dedesi Mehmet Sait Atay'ın hayatından kesitler sundu.

“Hayallerinin peşinden koşan, izleyicilerini de o hayallerinin içine alıp birlikte yeni dünyalara kapı aralayan adam” olarak anılmak istediğini belirtti. 

Tiyatro oyunlarının haricinde 20'yi aşkın film ve dizide rol aldı. Bazıları şunlardır:

Vizontele (2001)

Organize İşler (2005)

Çok Filim Hareketler Bunlar (2010)

Kelebeğin Rüyası (2013)

Bana Masal Anlatma (2015)

Sen Hiç Ateş Böceği Gördün mü? (2021)

İnci Taneleri (televizyon dizisi, 2024-...)