Süleyman B. Hakem

Süleyman B. Hakem

Süleyman B. Hakem Emevi Hanedanı’ndan Hişam’ın yeğeni idi. Amcasının başarısız isyanına katılmış, bu isyandan sonra Berberilerle birlikte kaçmıştı. O sırada Zavi b. Zirî’nin yanında bulunuyordu. Zavi b. Zirî onu halife adayı olarak meydana çıkardı. Böylece II. Muhammed’e cephe aldılar. Berberilerin bir kısmı Süleyman’ın kişiliğinden dolayı bu adaylığa karşı çıktılar, bir kısmı da Arap bir liderin emri altına girmek istemiyordu. Ancak Zavi b. Zirî onları ikna etti ve Süleyman b. Hakem’e biat edildi. Süleyman, “Mustain” unvanını aldı. Zavi b. Zirî’nin isteğiyle Berberiler her kabileden bir reis seçti ve bu reisler aracılığıyla bütün kabileler Süleyman’a bağlılığını bildirdi. Berberiler ilk iş olarak Guadalajara’ya saldırıya geçti ve şehir zapt edildi. Sonra Vazıh’la anlaşma yapmak istediler. Ondan Medinacali’ye girmelerine müsaade etmesini dilediler. Vazıh anlaşmaya varmadı ve isteklerini reddetti, II. Muhammed’in yardımcı kuvvetleriyle onların üzerine yürüdü. Berberiler bu karşılaşmadan zaferle çıktılar. Ancak Vazıh şehrin erzak yolunu tuttu. Berberiler açlık ile karşı karşıya kaldılar. Bunun üzerine Vazıh ve II. Muhammed’e karşı iş birliği teklifiyle Kastilya Kontu Sancho’ya elçi gönderdiler. Ancak elçiler, kontun sarayında II. Muhammed’in elçileriyle karşılaştılar. II. Muhammed konta çeşitli hediyeler göndermiş, ondan yardım talep ediyordu, karşılığında şehirler vadediyordu. Birkaç ay boyunca karşılıklı görüşmeler oldu. Kont, Berberilerle anlaşma yoluna gitti. Onların ordugâhına yeteri kadar erzak gönderdi. Askerî yardım da yaptı. Berberiler hemen Medinacali üzerine yürüdüler. Bu seferki karşılaşmada Vazıh onları mağlup etti. Ancak Berberiler umutsuzluğa kapılmayıp Kurtuba’ya yöneldiler. Vazıh onlara engel olmak istedi ama başarılı olamadı. II. Muhammed tehdit altındaki şehri güvence altına almak için halkı silahlandırdı. Sonra da Berberiler üzerine saldırıya geçti. 5 Kasım 1009 tarihinde Kantiş’te iki ordu karşı karşıya geldi. Sınırlı sayıdaki bir Berberi süvari birliği halkın çeşitli kesimlerinden oluşan orduya saldırdı. Berberiler ve Kastilya kontunun yardımcı kuvvetleri karşısında Kurtuba ordusu büyük bir karmaşaya düştü, birbirilerinin ayakları altında kaldılar, bozguna uğradılar. Vazıh bu yenilgi karşısında süvari birliğiyle kuzeye doğru kaçmaya başladı. Bu sırada II. Muhammed, sarayında kuşatılmıştı. Hayatını kurtarmak için yerini II. Hişam’a bırakmak istediğini söyledi. II. Hişam, Berberiler tarafından öldü olarak biliniyordu. Ama o, hapsedildiği yerden kaçıp kendini Berberilere gösterdi. Kadı İbn Zekvan onlara haber göndererek II. Hişam’ın hayatta olduğunu bildirdi. Ancak Berberiler halife olarak Süleyman’ı görmek istedikleri konusunda direttiler. Kurtuba halkı da Süleyman’a biat etmeye başladı. Bu arada Berberiler ve Kastilya kontunun yardımcı kuvvetleri şehri yağmalamaya giriştiler. Bu kargaşadan faydalanan II. Muhammed, Tuleytulalı bir Müslüman’ın evinde gizlendi. Birçok bölgedeki otoritesi hâlâ devam ediyordu. Bu sırada Berberi ordusuna erzak yardımı ve askerî takviye yapan Sancho, Süleyman’dan kendisine verdiği sözleri yerine getirmesini istedi. Süleyman hâkimiyeti tam olarak sağlayamadığı için bunu yapamayacağını bildirdi. İsteklerini daha sonra yerine getireceğini söyleyerek sözünü yineledi. Sonra Süleyman, II. Hişam’ı tekrar hapsetti. Bu sırada II. Muhammed, halk tarafından ilgiyle karşılandığı Tuleytula’ya gitmişti. Süleyman onun üzerine gitmeye niyetlendi. Bundan önce Tuleytula’ya dinî liderlerden oluşan bir elçi heyeti gönderdi. Bu heyet, Süleyman’ı halife olarak tanımayan Tuleytula halkına halifenin bu durumdan rahatsızlığını bildirecek ve gözdağı verecekti. Tuleytula elçi heyetinin haberlerini ve gözdağını önemsemedi. Bunun üzerine Süleyman zaten güçlü bir bölge olan Tuleytula üzerine yürümekten vazgeçti, Medinacali’ye yöneldi. Şehre girerken hiçbir zorlukla karşılaşmadı. Bu sırada Vazıh Tortosa’ya çekilmişti. Oradan Süleyman’a haber gönderdi. Eğer Tortosa’da kalmasına müsaade edilirse onun halifeliğini tanıyacağını bildirdi. Vazıh’ın amacı Süleyman’ı tuzağa düşürmekti, bunun için zaman kazanmak istiyordu. Önce bütün sınır boylarına hâkim oldu. Ardından iki Katalon kontu, Berşeluneli Raymond ve Urgel’den Ermenegild ile iş birliği içine girdi. Vazıh, bundan sonra kendi birlikleri ve Katalonların yardımcı kuvvetleriyle Tuleytula’ya doğru harekete geçti. Süleyman, Kurtuba halkını silah altına çağırdı. Fakat onlar Afrikalıların emri altına girmek istemediler, savaşmaya müsait olmadıklarını bildirdiler, bunun için orduya katılmamayı rica ettiler. Süleyman onların ricalarını kabul etti. Sonra da kendisine muhalif olan 39 bin kişilik ordunun üzerine yürüdü. Bu ordunun 9 bini Hristiyan’dı. Süleyman bu ordu ile Kurtuba’ya dört saat uzaklıktaki Akabetu’l Bekr denilen yerde karşılaştı. Berberiler önce Katalonlar üzerine saldırdılar. Sonra taktik savaşına girerek önce geri çekilip daha sonra öldürücü darbeyi vurmak istediler. Fakat geri çekilme esnasında Süleyman savaşın kaybedildiğini düşündü ve kendisini korumakla görevli süvarilerle kaçmaya koyuldu. Berberiler bir süre geri çekildikten sonra geri döndüler ve düşmanlarına büyük kayıplar verdirdiler. Ancak en başından beri liderliğe layık görmedikleri Süleyman’ın tavrı onları sinirlendirmişti. Bu yüzden bölgeyi Katalonlara terk ederek Medinetüzzehra’ya döndüler. Böylece Süleyman kazanabileceği bu savaşı kaybetti. Bu olaydan sonra II. Muhammed Kurtuba’ya geri döndü. Şehir bu sefer de Katalonlar tarafından yağmalandı. Berberiler de Algeciras’a doğru giderken geçtikleri yerleri yağmalıyorlardı. II. Muhammed onların peşine düştü. Onun ordusu ile Berberiler Guadarin ile Guadalquivir nehirlerinin birleştiği yerde karşılaştılar. Berberiler, II. Muhammed’in ordusunu bozguna uğrattılar. Bozguna uğrayan ordu Kurtuba’ya dönerek şehir halkından öç almaya giriştiler, şehri yağmaladılar. Özellikle Berberilere benzeyen kişileri hedef alıyorlardı. Bundan sonra Katolanlar Kurtuba’dan ayrıldılar. Tüm yaptıklarına rağmen şehir halkı onları Berberilerden kurtardıkları için minnettardı. Ancak onlar şehri terk ettikten sonra Berberiler yeniden ortaya çıktı. II. Muhammed şehirde Berberilerin saldırısını beklerken II. Hişam’ı tekrar tahta geçirmek isteyen bir grubun Süleyman’ın Hayran ile Anbar gibi komutanlarının tehlikesi baş gösterdi. Grubun başında Vazıh bulunuyordu. Vazıh halkı kışkırtmaya başladı. Süleyman’ın komutanları da şehre girmek için hileye başvurup II. Muhammed’e iş birliği teklif ettiler. II. Muhammed, aldatıldığını anlayınca Tuleytula’ya almayı planlamaya başladı. Ancak bu planını uygulayamadı. Bunun üzerine Hişam’a bağlılığını bildirmeye gittiyse de onun yanında askerler tarafından öldürüldü. II. Hişam tekrar tahta geçti. II. Hişam’ın ikinci saltanatında iktidarı çok zayıftı. Bu dönemde memlûkler oldukça güç kazanmışlardı. Vazıh da idareyi ele almak istiyordu. O, Berberilerin II. Hişam’a biat edeceklerini umuyordu. Biat almak için onlara elçiler gönderdi. Ancak Berberiler buna hiç de yanaşmadılar. Bu arada bazı Emeviler de memlûklerin söz sahibi olmasından rahatsızlık duyuyordu. Bunlar Süleyman’a haber göndererek eğer 12 Ağustos’ta Kurtuba’ya girerse kendisine biat edeceklerini bildirdiler. Süleyman bu planı kabul etti. Ancak Vazıh plandan Anbar ve Hayran vasıtasıyla haberdar oldu ve komplo kuranları tutuklattı. Süleyman 12 Ağustos’ta surların önüne geldi fakat beklendiği gibi karşılanmayarak geri dönmeye zorlandı. Bu arada Kastilya Kontu Sancho, Süleyman’dan El Mansur’un fethettiği kaleleri istedi. Ancak kısa süre Süleyman’ın elinden bir şey gelemeyeceğini anladı. Bu sefer Vazıh’a haber göndererek bu kaleler verilmezse Berberilerin yardımına geleceğini bildirdi. Vazıh bu önemli olay karşısında eşrafı topladı. Eşraf Berberilerin desteklenmesinin önünü almak için Kastilya Kontu Sancho’nun isteklerinin yerine getirilmesi yönünde görüş bildirdiler. Böylece Vazıh ile Sancho anlaştılar. İki yüzden fazla kale Sancho’ya terk edildi. Bu durum öbür kontları cesaretlendirdi. Bir başka kont birtakım isteklerde bulunarak eğer bu istekleri yerine getirilmezse Süleyman’a yardım edeceğini söyleyerek gözdağı verdi. Bu kontun istekleri de yerine getirildi. Böylece siyasi bir kargaşa doğdu. Bu sırada Berberiler altı haftadır sürdürdükleri Kurtuba kuşatmasını kaldırarak Medinetüzzehra’ya saldırdılar. Halkı katliamdan geçirdiler. Camiye sığınanlara bile acımadılar. Şehri yağmaladıktan sonra ateşe verdiler. Kış ayı yaklaşırken de Berberilerin bir kısmı Kurtuba’nın çevresini yağmaladı. Şehir halkı erzak kıtlığı, yoksulluk, kaynak sıkıntısı çekmeye başladı. Vazıh gelir elde edebilmek için Hakem’in kütüphanesinin bir bölümünü sattı. Tüm bunlar olurken Berberilerden bir kısım da diğer vilayetleri talana başladı. Kurtuba çok zor yaşam koşulları içindeydi. Diğer sıkıntıların yanında bir de hastalıklar artmaya başlamıştı. Askerler arasında da problemler baş gösteriyordu. Özellikle memlûk komutanı Ebî Vada’dan şikâyetçilerdi. Vazıh en sonunda Süleyman ile anlaşmak için İbn Bekr’i ona elçi olarak gönderdi. Fakat bu da türlü hoşnutsuzluklara yol açtı. Nitekim İbn Bekr elçilik görevinden dönünce Vazıh’ın huzurunda öldürüldü. Vazıh tüm bu yaşananlar karşısında Berberilere sığınma planlarını kurdu. Ancak Ebî Vada bu planını haber alarak ona karşı cephe aldı. Askerleriyle Vazıh’ın sarayına doğru harekete geçti ve onu öldürttü. Vazıh’ın adamlarının da evleri yağmalandı. Ebî Vada idareyi eline aldı ve despotça tavırlar sergiledi. Âlimler ve fakihler de onun tarafına geçerek Berberilere cihat ilan ettiler. Yapılan saldırılarda çok önemli bir Berberi ele geçirildi ve cesedi halk tarafından parçalandı. Berberiler bu duruma oldukça öfkelenip daha şedit oldular. Kurtuba halkı da onlara karşı bilendi ve sert bir karşılık vererek kuşatmayı kaldırdılar. Berberiler İşbiliye’den bile uzaklaştı. Ancak tekrar geri dönüp şehrin surları önünde göründüler. Kurtubalılar onlara karşı birtakım başarılar elde etseler de 19 Nisan 1012’de Kurtubalı bir komutanın kale kapısını açmasıyla Berberiler şehre girdiler. Şehirde tam bir yağmaya ve katliama giriştiler. İkinci gün Süleyman halifenin sarayına girdi, II. Hişam’ı huzuruna getirtti. Bu olaylardan üç ay sonra Kurtuba’da bir iç savaş baş gösterdi. Önce Secun şehrine yerleştirilen Berberiler, üç ay sonra Eski Şehir diye adlandırılan bölgede oturanlar hariç Kurtuba halkını şehirden kovmaya, mallarına el koymaya başladı. Süleyman bu kargaşalı günlerde sükûneti olabildiğince temin etmeye çalıştı. Bu arada halk arasında II. Hişam’ın ölüp ölmediği tartışmalı bir konuydu. Adı hutbelerde okunuyordu. Süleyman bundan rahatsızdı. Halktan adının hutbelerde okunmasını istedi. Yine de halk arasında II. Hişam’ın yaşadığına dair dedikodular yayıldı. Kurtuba’daki bu havayı iyi koklayan Ceuta ve Tanca Valisi Ali b. Hammud, II. Hişam’ın hukukunu savunduğu iddiasıyla ayaklandı. Süleyman, Ali b. Hammud ve müttefiklerine karşı koyamadı. Ali b. Hammud başkente girdi. İlk işi II. Hişam’ın akıbetini soruşturmak oldu. Süleyman, onun öldüğünü söyledi. Ali b. Hammud mezar yerini sordu. Süleyman, Hişam’ın öldüğüne onları inandırdı fakat sonunda babası ve kardeşiyle beraber öldürüldü. 

Kaynak: Endülüs Emevileri ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ağustos 2018, Ankara.