Saddam Hüseyin

Saddam Hüseyin

Saddam Hüseyin Abdülmecid El-Tikriti, 28 Nisan 1937de Irakın Tikrit kentine on üç kilometre uzaklıkta bulunan El Avja köyünde doğdu. Ailesi El Hatap aşiretine mensuptur. Babası henüz Saddam Hüseyin dünyaya gelmeden vefat etmişti. Annesi ona Arapçada karşı koyan anlamına gelen Saddam adını verdi.

Geçim sıkıntısı içindeki annesi, doğumdan sonra onu Dicle kıyısındaki Tikrit‘te yaşayan dayısı Hayrallahın yanına gönderdi. Saddam Hüseyin hayatının ilk dört yılını subay dayısı Hayrallahın himayesinde geçirdi. 1956da dayısı tarafından askerî akademiye girmesi için teşvik edildi ancak Saddam sınavlarda başarısız oldu. 1957de Baas Partisi‘ne girdi. 1959da Baasçıların Irak Başbakanı Abdülkerim Kasım‘a karşı düzenlediği başarısız suikast girişimine katıldı. Yaralandı. Önce Suriye‘ye, ardından Mısır‘a kaçtı. Sürgündeyken Kahire Üniversitesinde Hukuk öğrenimi görmeye başladı. Baasçıların iktidarı ele geçirmesiyle beraber öğrenimine Bağdatta devam etti.

1963te dayı kızı Sacide Talfahla evlendi. Bu evliliğinden Rana, Raghad ve Hala isimli üç kızı; Uday ve Kusay adında iki oğlu oldu.

Ülkesine döndüğü yıl Mareşal Abdüsselam Arif‘in Baasçılara karşı düzenlediği darbe sırasında tutuklandı ve birkaç yıl hapis yattı. 1967de hapisten kaçarak kısa sürede Baas Partisi‘nin yer altındaki liderlerinden biri oldu. Baas Partisi Genel Sekreter Yardımcılığına seçildi. Laikliği, Arap milliyetçiliğini, ekonomik modernizasyonu ve Arap sosyalizmini benimseyen Baas Partisinin ileri gelen bir üyesi olarak, partisini iktidara getiren Temmuz 1968deki darbede önemli rol oynadı. Kasım 1969da Devrim Komuta Konseyi Başkan Yardımcılığına getirildi. Aynı zamanda, kuzeni olan Devlet Başkanı Ahmed Hasan el-Bekr‘e en yakın kişi olarak ülke yönetiminde büyük ağırlık kazandı. 1972de Iraq Petroleum Company‘nin millîleştirilmesiyle ilgili çalışmaları yürüttü. Parti içindeki gücüne dayanarak 1976da Devlet Başkanı Hasan el-Bekrin kalp krizi geçirmesinden sonra onun birçok yetkisini kullanmaya başladı. 1979da ise Bekrin sağlık gerekçeleriyle istifası üzerine onun yerine geçti.

Devlet başkanlığının yanı sıra Devrim Komuta Konseyi başkanlığı, başbakanlık ve Baas genel sekreterliği görevlerini de üstlendi. Yaygın bir gizli polis ağı örerek yönetimine karşı her türlü iç muhalefeti bastırdı. Halk arasında yoğun bir propagandayla da adının çevresinde efsane oluşturmaya çalıştı.

Saddam Hüseyin yönetiminin başlıca hedefleri, Arap dünyasının önderliğini Mısırın elinden almak, Basra Körfezi üzerinde egemenlik kurmak ve petrol gelirlerine dayanarak ülkenin yaşam standardını yükseltmekti.

Saddam Hüseyin 1979da gerçekleşen İran İslâm Devrimi‘nin Iraktaki Şii nüfusu etkilemesine tepki gösterdi. İranın Huzistan bölgesinde huzursuzluğun artması üzerine İrandan, Huzistandaki Araplara özerklik verilmesini istedi. 1975te, Cezayirde yapılan antlaşmanın yeniden gözden geçirilerek Şattülarap su yolu üzerinde Irakın haklarının tanınmasını, Arap ülkelerinin iç işlerine karışılmamasını da istedi.

İran bu istekleri reddedince, Saddam, Cezayir Anlaşması‘nın artık geçerli olmadığını ileri sürdü. Eylül 1980de Irak güçleri, İran havaalanlarını bombalayıp İranın petrol kaynaklarının bulunduğu alanları işgal etti. Bu işgal, sekiz yıl sürecek ve yıpratıcı bir savaşa dönüşecek olan İran-Irak Savaşı‘nın başlangıcı oldu. Savaşın başlaması, Saddam Hüseyini Irakın tek önderi yaptı.

Savaşın doğurduğu harcamalar ve Irakın petrol ihracının durması, ekonomik kalkınma programlarını büyük ölçüde aksattı. Saddam Ağustos 1986da ve Ocak 1987de barış çağrısında bulunup iki tarafın bütün dünyaca kabul edilen eski sınırlarına çekilmesini önerdi. Ne İranın ne de Irakın kesin bir üstünlük elde edemediği bu savaş, Temmuz 1988de karşılıklı ateşkesin kabul edilmesiyle bitti. Savaşın sonuna gelindiğinde Irakın sırtında büyük bir dış borç yükü vardı. Buna rağmen Saddam silahlanmayı sürdürdü. Mart 1988de, Kürtlere karşı kimyasal silah kullanımına izin verdi.

Saddam Hüseyin, İran-Irak Savaşının sona ermesinden iki yıl sonra, Ağustos 1990‘da, komşusu Kuveyt‘i işgal etti. Saddamın amacı, Irak ekonomisine canlılık katmak için Kuveytin çok büyük boyutlardaki petrol gelirlerinden yararlanmaktı. Ama Kuveytin işgali, dünyanın Iraka karşı ticari ambargo uygulanmasına yol açtı. Saddam, Birleşmiş Milletler‘in işgali kınayan ve Iraka karşı askerî güç kullanılmasına izin veren kararlarını görmezden geldi. Ocak 1991de başlayan ve altı hafta süren bu savaşın sonunda, ABD önderliğindeki askerî güçler, Irak ordusunu Kuveyt‘ten çıkardı. Bu yenilginin ardından Irakta Şiiler ve Kürtler, Saddam yönetimine başkaldırdı, fakat Saddam bu ayaklanmaları bastırıp iktidarını korudu. Savaştan sonra Irak-ABD ilişkilerindeki gerilim devam etti. ABD uçakları, Haziran 1993te Irakın, Körfez Savaşı‘ndan sonra uçuşa yasaklanan bir bölgede uçuş yapmasını gerekçe göstererek Bağdat‘ı bombaladı. Aralık 1998de, Irakın Birleşmiş Milletler silah denetçileriyle işbirliğine girmemesi, Çöl Tilkisi Harekâtının yapılmasına sebep oldu ve Basra Körfezi‘nde konuşlandırılan Amerikan savaş gemilerinden havalanan bombardıman uçakları, Bağdattaki askerî ve stratejik noktaları hedef alan bir saldırı düzenledi. Bu gerekçeyle yapılan bombalama Şubat 2001de tekrarlandı.

ABDde 1 Eylül 2001de yaşanan terör eylemlerinin ardından Saddam Hüseyin, ABDnin tekrar hedefi hâline geldi. Şubat 2002de ABD Başkanı George W. Bush, yaptığı konuşmada, Irak‘ı, İran ve Kuzey Koreyle birlikte Şer Ekseni olarak ilan edip sahip olduğu kitle imha silahları nedeniyle Irak Hükûmetinin devrilmesi için harekete geçebileceklerini açıkladı.

Kasım 2002de Saddam Hüseyin yönetimi, BM silah denetçilerinin Iraka dönmesine izin verdi. Ocak 2003te BM Silah Denetleme Heyeti Komisyonu Başkanı Hans Blix, Irakta kitle imha silahlarıyla ilgili yapılan incelemelerde henüz kesin kanıt bulunmadığını bildirdi.

Saddam, Şubat 2003te, Amerikan CBS televizyonu ana haber sunucusu Dan Rather‘la Bağdatta yaptığı üç saatlik röportajda, Irakın elinde kitle imha silahı veya Birleşmiş Milletlerin izin vermediği menzili aşan füze bulunmadığını açıkladı. Ayrıca ABD Başkanı Bushu ekranda tartışmaya davet etti. Beyaz Saray Sözcüsü Ari Fleischer, Başkan Bushun Saddamın önerisini ciddiye almadığını söyledi.

Mart 2003te ABD, Irak işgaline başladı. Gerekçe, Irakın kitle imha silahlarının olmasıydı. Irak Hükûmeti ve ordusu üç hafta içinde çöktü. Nisan 2003te ABD güçlerinin Bağdata girmesiyle yirmi dört yıllık Saddam Hüseyin devri sonlandı. Temmuz 2003te, Saddamın oğulları Uday ile Kusay, Musulda düzenlenen operasyonda Amerikan kuvvetleri tarafından öldürüldü. Saddam ise Aralık 2003te, Tikrit yakınlarında bir çiftlik evinde ABD askerleri tarafından yakalandı.

Yakalanışından Haziran 2004e kadar, on bir üst düzey Baas yöneticisiyle beraber Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki bir ABD üssünde tutuldu. Haziran 2004te Amerikalılar tarafından Irak yönetimine teslim edildi ama ABD gözetiminde tutulmaya da devam edildi.

İlk kez 30 Haziran 2004te, Irak Geçici Hükûmetince kurulan Irak Özel Mahkemesinde yargıç karşısına çıkarıldı ve insanlığa karşı işlenen suçlar başta olmak üzere cinayet, işkence ve yasa dışı tutuklama gibi birçok suçlamayla yargılandı. Önce, Temmuz 1982‘de, kendisine karşı düzenlenen ve başarısız olan suikast girişiminin ardından Şii kasabası Duceyil‘de 148 kişiyi öldürmekle suçlandığı davaya başlandı. Bu davada üvey kardeşi Barzan İbrahim el-Tikriti‘nin de aralarında bulunduğu yedi kişi de yargılandı. Ağustos 2006da, 1987deki Halepçe Katliamında Kürtlere karşı soykırım yaptığı suçlamasıyla yargılandığı dava başladı. 5 Kasım 2006da Duceyil Davası‘nda insanlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm edildi ve asılarak idamına karar verildi. Karar açıklanmadan önce kurşuna dizilerek infaz edilmek istediğini söyleyen Saddam Hüseyinin talebi reddedildi. Bu idam kararı Irak Temyiz Mahkemesi tarafından da onanınca, Saddam Hüseyin, 30 Aralık 2006da, Kurban Bayramı‘nın ilk gününde asılarak idam edildi.

İdam cezasının gerçekleştirilmesi cep telefonlarıyla görüntülenerek saatler içinde İnternet üzerinden dünyaya dağıtıldı. İdamından kısa süre sonra, son yazdığı mektup, avukatları tarafından açıklandı.

Hüseyinin naaşı, idamının ertesi günü, aralarında oğullarının da yer aldığı diğer aile üyelerinin mezarlarının bulunduğu, doğum yeri Tikrit yakınlarındaki El Avja köyünde defnedildi. Mart 2015te, Irak güçleri ve İranın desteklediği Şii milisler ile IŞİD militanları arasındaki çatışmalar sırasında, daha önce türbe hâline getirilmiş olan mezarı tamamen yıkıldı.

Saddamın idamı Kuveyt, ABD, İsrail ve Birleşik Krallık tarafından memnuniyetle karşılandı. Libya‘da üç günlük yas ilan edildi ve Kurban Bayramı kutlamalarına son verildi. Pakistan, Malezya ve Rusya yönetimleri, idam cezasının uygulanmasının, ülkeyi iç savaşa doğru götürmesinden endişe ettiklerini açıkladı. İlkesel olarak idam cezasına karşı çıkan Avrupa Birliği, olayı barbarlık olarak değerlendirdi.

Saddam Hüseyin tarafından yazılan Zabibah ve Kral adlı roman televizyon dizisi yapıldı. Saddamın yakalandıktan sonra CIA tarafından yapılan sorgusu ise kitaplaştırıldı.