Mustafa Özkent

Mustafa Özkent

Müzisyen olarak 47 yıllık bir geçmiş, 300 prodüksiyon, aralarında çok tanınmışları da olan 3000’in üzerinde aranjman... Ve 47 yıl sonra Amerika’da yeniden yayımlanan bir albüm: Gençlik ile Elele. Söz konusu müzisyen/gitaristin ismi Mustafa Özkent. Bu ismi duymuş muydunuz? Ben bir yıl öncesine kadar duymamıştım.
Mustafa Özkent’in 1973 tarihli albümünün yanı sıra Selda Bağcan ve Grup Bunalım’ın plakları CD olarak Amerikalı Finders Keepers plak şirketi tarafından basıldı. Gençlik ile Elele, Türkiye’de de 37 yıl sonra -nasıl olduysa- piyasaya çıktı.

Geçen yılın Ekim ayından itibaren dünyanın farklı müzik listelerine giren albüm, sahibine geç de olsa "artık ölsem de gam yemem" dedirtti. Vatan hainliği, bilindiği gibi, kapsamı hızla artan bir olgu. Bir zamanlar Gençlik ile Elele albümünde olduğu gibi türkü yorumlamak da vatan hainliğiyle eşdeğermiş TRT’nin gözünde. Biliyor muydunuz?...

Öğrenmenin sonu yok... Özkent’in albümünü aylardır dinliyorum ve aslında bu topraklardan ne kadar nitelikli ve özgün eserlerin çıkmış olduğuna bir kez daha tanık oluyorum. 1967-74 arası popüler müzikte Türkiye dünya ile başa baş imiş; en azından bunu biliyoruz.

Kapağındaki şempanze çoktan ölmüş olabilir ama "Maymunlu Albüm" olarak da bilinen Gençlik ile Elele bir süredir ikinci baharını yaşıyor. Popüler Türk halk müziği ezgilerini başta funk olmak üzere soul, rock, caz ve blues gibi Batı müzik formlarında şahane bir şekilde harmanlayan albüm Üsküdar’a Giderken’le açılıyor. Hemen kendini ele vermese de, bittiğinde, sadece bu yorum bile albüme odaklanmanızı sağlıyor. Arkadan gelen Burçak Tarlası hard rock davullarıyla dikkat çekerken, Dolana Ay Dolana ile ipler kopuyor. Bu şarkıdaki bas soloya dikkat! Ümit Aksu orgu Hammond efsanesi Jimmy Smith gibi çalabildiğinden, Özkent’in 1969 model Fender Coronado’su kadar çok öttürüyor aletini ve cayır cayır sololar Ayaş Yolları’na kadar varıyor. Albümde boş yok. Hüzünlü Karadır Kaşların’ın ardından Emmioğlu geliyor. Şarkı kendini Üsküdar kadar geç ele vermiyor ve nefis bir gitar soloyla bitiyor. Albümde iki davul var. Birini Cezmi Başeğmez, diğerini Veysel Çadır çalıyor. Bilen bilir, ikisi de dünya çapında müzisyenlerdir. Bas gitarda Merih Dumrul, (amansız) perküsyonda ise Kamil Taşpınarlı var. Gitarda Özkent’in yanı sıra Cahit Oben de görünüyor.
Çarşamba’yı Sel Aldı ve Zeytinyağlı Yiyemem’in harika yorumlarından sonra, (rahmetli babamdan kalan 45’likler arasında da olan) Silifkenin Yoğurdu’nu, Özkent ve arkadaşlarından dinliyoruz: ’Batılı’ bir girişin ardından, ’güneyli’ şarkıya çok iyi bir yorum... Lorke Lorke’yi Fenerbahçeli taraftarlarlar hâlâ unutmamış olabilir ama Özkent’inkini dinlemeyen kaybeder. Ayaş Yolları ile albüm bittiğinde, bu topraklara ait güzel ezgilerin Batılı müzik dinleyicisinin de kulaklarında yankılandığını düşünmek sevindirici oluyor. Zira albüm Kanada ve Brezilya’da dahi ilgi görüyor (Karnaval ritmi sayesinde Brezilya’da özellikle Ayaş çalınıyormuş).


Anadolu popun Dr. Frankenstein’ı
1972 yılında Evren Plak’ın ortağı, albümün de prodüktörü olan Ali Avaz Özkent’e "Hocam biz kendi çocuklarımızı kendi müzikleriyle dans ettirelim, al, eti senin kemiği benim" diyor. Fikri veriyor ve aradan çekiliyor. Özkent de bunun üzerine içinde ne varsa hepsini ortaya koyabiliyor ve ideal sentezi o zaman ortaya çıkarıyor. Ekibin o zamanlar dinlediklerinin Herbie Hancock, Chick Corea, Jimi Hendrix, Santana gibi isimler olması şaşırtıcı değil. Albümün yabancı CD baskısına bir yazı da yazan ünlü DJ Andy Votel, Mustafa Özkent’i "Anadolu Pop’un Dr. Frankenstein’ı Bir Maestro" diye tanımlıyor. 12 telli gitardan haberi olmadığı için çocukken mandoline oktav telleri takan birine bu yakıştırma uygun olmuş gibi görünüyor. Kapaktaki maymunun arkasındaki ’folc’ sözcüğü ise yerli baskıda düzeltilmiş. Ayrıca Votel, "Bu insanlar zaman makinesinden mi çıktılar?" diye sormadan da edemiyor.

"Yaptığım hiçbir albümün kapağında resmim yoktur, kendimi tanıtmak adına hiçbir şey yapmamışım. Kaderin garip bir cilvesidir ki ’Gençlik İle Elele’nin maymunlu kapağı, ABD’de bir yerde en iyi kapak seçildi" diyor müzisyen, Mehmet Atılgan ile yaptığı söyleşide. Tevazu, nostalji, canlı kayıt, Doğu-Batı sentezi... Bu albümde çok şey var. Lafı uzatmayalım ve yarım günde kaydedilen ve 31 dakika süren bu enstrümantal desteyi bir daha dinleyelim.

Mustafa Özkent / Gençlik ile Elele/Öncü Prodüksiyon