Fatma Hatice Nigâr Hanım

Fatma Hatice Nigâr Hanım

1862 yılında İstanbul’da doğdu. Tam adı Fatma Hatice Nigâr’dır. Babası 1848 Macar İhtilali sırasında Osmanlı Devleti’ne sığınan mültecilerden, Macar asıllı Osman Paşa’dır. Annesi Emine Rif’ati Hanım’dır. 

Çok küçük yaşlarda mahalle mektebine başladı. Daha sonra Kadıköy’deki Madam Garos’un yatılı okuluna gönderildi ve dil eğitiminin yanı sıra resim, dikiş, piyano gibi dersler aldı. 11 yaşından itibaren eğitimine evde devam etti. Fransızca, Rumca ve Almancayı mükemmel şekilde; İtalyanca, Ermenice, Arapça, Farsça ve Macarcayı da okuyup yazıp anlayacak kadar olmak üzere toplam sekiz dil öğrendi. Ebüllisan Şükrü Efendi’den Türkçe, Mösyö Borci’den de piyano dersleri aldı. Almanca ve Fransızca derslerini ise babasından aldı. 

10 Ağustos 1887 tarihinde “Efsus-I” adını verdiği ilk şiir kitabı yayımlandı. Döneminde yerli ve yabancı çevrelerde çok ses getiren bu şiir kitabı hakkında yazılar yazıldı. Özellikle “Feryad” gazeline nazireler, Peşte ve bazı Fransız gazetelerinde ise “Efsus-1” ve Nigâr Hanım hakkında makaleler yayımlandı. Nigâr Hanım, neşir hayatına girmek üzere olan Mürüvvet ve Parça Boğçası gazete ve dergilerinden davetler aldı.

İlk olarak “Mürüvvet”gazetesinde yazmaya başladı. Daha sonra “Parça Bohçası” ve “Hanımlara Mahsus Gazete” başta olmak üzere, “Mehasin”, “Demet”, “Kadın” (Selanik), “Kadın” (İstanbul), “Hanımlar Âlemi”, “Türk Yurdu”, “Yeni Mecmua”, “Şehbal”, “Utarid”, “Mehtap”, “Marifet”, “Malumat”, “Mütalaa” (Selanik), “Edebiyat-ı Umumiye Mecmuası”, “Saadet”, “Tercüman-ı Hakikat” gibi gazete ve dergilerde şiir ve yazılar kaleme aldı. “Servet-i Fünun” ve “Pul” mecmualarında yayımlanan bazı şiirlerinde “Üryan Kalb” müstearını kullandı.

1896’da Hanımlara Mahsus Gazete Kütüphanesi’nin bir yayını olarak “Niran”ı, üç yıl sonra ise “Aks-i Seda adlı eserini yayımladı. Hatıralarının bir bölümü ise ölümünden sonra yayınlandı. “Efsus – II”nin 1890 yılında yayımlanmasından sonra ünü arttı ve bir dönem Hanımlara Mahsus Gazete’nin başyazarlığını yaptı. İyi bir anne ve iyi bir eş olma yolunda tavsiyelerine yer veren yazılarını burada yayımladı. 

Eserlerinde eski-yeni, doğu-batı motiflerini ön plana çıkardı. Kadının eğitiminin büyük önem taşıdığını belirterek kız çocuklarının tamamen özgür bırakılmasının, dört duvar arasına kapatılması kadar yanlış olduğunu ve bu bakımdan devlet adamlarının temel vazifesinin kadına “milli talim ve terbiye”yi verecek ortamı hazırlamak olduğunu her fırsatta hatırlattı. 

Avrupai tarzda bir feminizm düşüncesi taşımayan şair kadının önce evinde sorumluluk alması gerektiğine, ev işleri ve annelik için gerekli eğitimi almış olmasına ve sanat dallarından en az biri ile örneğin müzik ile ilgilenmesi gerektiğine inandı. 

Recaizade Mahmut Ekrem, Ahmet Mithat, Dr. Kunoş, Vambery, Süleyman Nazif, Faik Ali gibi sanat ve edebiyat çevresinden öne çıkan isimlerle sürekli iletişim halinde bulundu, toplantılar yaptı. Şiirleri ve yazılarının yanı sıra birçok şarkı besteledi ve güfte yazdı. Güftelerinden bazıları birden fazla kişi tarafından bestelendi. 

Ömrünün son yıllarında Maarif Nezâreti tarafından mektep müdürü olarak görevlendirildi. Fakat savaş yıllarının salgın hastalığı tifüse yakalandı. Kaldırıldığı Şişli Etfal Hastahanesi’nde 1 Nisan 1918’de vefat etti. 

Eserleri: 

Tesir-i Aşk (1883) 

Efsus – I (1887) 

Efsus – II (1890) 

Niran (1896) 

Safahat-ı Kalb (1901)

Elhan-ı Vatan (1912) 

Girîve (1912) 

Korktuğuma Uğradım

Güfteleri: 

Feryad ki feryadıma imdad edecek yok, Musullu Hafız Osman, nihavend, sengin semai, 

Feryad ki feryadıma imdad edecek yok, Şeyh Edhem Efendi, hüseyni, sengin semai. 

Feryad ki feryadıma imdad edecek yok, Tanburi Cemil Bey, şehnaz sengin semai, curcuna.

Söyle Allah aşkına ey nevcivan, Sarı Onnik, kürdilihicazkâr, ağır aksak.

Kaynak: Fahrünnisa Bakırcı, Modern Türkiye’nin Oluşumunda Tanzimat Dönemi Kadın Gazeteci ve Yazarların Rolü (1839-1918),Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Gazetecilik Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2013.