Ahmet Tevfik Paşa

Ahmet Tevfik Paşa

Son Osmanlı sadrazamı (İstanbul 1845-ay.y. 1936). Kırım Türklerinden süvari feriki İsmail Hakkı Paşa’nın oğlu olan Ahmet Tevfik Paşa (soyadı Okdaydır), Davutpaşa süvari alayına yazılıp, asteğmenlik yaparken sağlığı bozulunca askerlikten ayrılarak (1865), Babıali Tercüme Odası’na girdi. Sefaret ikinci kâtipliği (Roma, Viyana, Berlin), başkâtipliği (Atina, Petersburg), maslahatgüzarlık (1877) yapıp Ruslar savaş açtıklarını belirten notayı verince, savaş sonuna kadar Şumnu’daki Serdarı ekrem Abdülkerim Nadir Paşa’nın yanında kaldı. Savaştan sonra Atina maslahatgüzarlığında (1870), daha sonra da sefirliğinde (1883) bulunup, Paris’teki Süveyş Kanalı Komisyonu’nda görev aldı (1885). Hariciye nazırlığına (1895) atanıp, İkinci Meşrutiyet’ten (1905) sonra Âyan Meclisi üyeliğine getirildi. 31 Mart Olayı’ndan sonra sadrazamlığa (1909) atandı ve üç hafta süren bu sadrazamlığında Hareket Ordusu İstanbul’a girdi; Abdülhamit II tahttan indirildi. Londra büyükelçiliğine getirilip, Birinci Dünya Savaşı’na kadar bu görevde kaldı. Savaş süresince Âyan Meclisi üyeliği yapıp, Vahdettin tahta çıkınca Avrupa ülkelerine görevli gönderildi. İkinci kez sadrazamlığa atanıp (Kasım 1918), İtilâf Devletleri donanmasının İstanbul’a gelmesi (20 Aralık 1918)ve meclisin feshedilmesi üstüne, sadrazamlıktan istifa ederek yerini Damat Ferit Paşa’ya bıraktı (Şubat 1919). Birçok kez yeniden sadrazam olması istendiyse de kabul etmedi. Paris Barış Konferansında (1 Haziran 1919-10 Mayıs 1920) delegelik yaparak, Sevr Antlaşması imzalanınca yurda döndü (14 Temmuz 1920). Yeniden sadrazamlığa getirilip (22 Ekim 1920),Doğu sorunlarını çözümlemek için Londra’da toplanan konferansta Osmanlı devleti heyetinin başkanlığına atandı (12 Şubat 1921). Konferansa Ankara hükümetini temsilen Bekir Sami Bey başkanlığında başka bir heyetin gelmesi üstüne, konferans başlayınca, sözü ulusun gerçek temsilcisi olan Bekir Sami Bey ve arkadaşlarına bıraktı; ulusal birliğin bozulmaması için büyük çaba harcadı; ne var ki, barış antlaşması yapılamadı. Dönüşünde (3 Mart 1922) M. Kemal 1921) Paşa’ya Mudanya konferansında birlikte hareket edilmesini öneren birçok telgraf gönderdiyse de, önerisi kabul edilmedi. Saltanat kaldırılınca (1 Kasım 1922) istifa edip (4 Kasım 1922), cumhuriyetin ilanından sonra İstanbul’da yaşadı.