Abdülmelik Bin Mervan

Abdülmelik Bin Mervan

646 yılında Medine’de doğdu. Çocukluğu İslam tarihinin en karışık döneminde geçti. 10 yaşında Hz. Osman’ın şehit edilişine tanık oldu. 16 yaşına girdiğinde Muaviye onu, Medine Divanı başkanlığına getirdi. 670 yılında İstanbul’a yapılan seferde Medineli birliklerin başında İstanbul kuşatmasına katıldı. İşgalden sonra Medine’ye dönerek Medine’de valilik görevinde bulunan babasının yanında kaldı. Muâviye’nin ölümünün ardından Medinelilerin Yezid’e biat etmemesi nedeniyle oluşan kaos ortamında Ümeyyeoğullarına gösterilen tepkinin bütün olumsuzluklarını yaşadı. Yezid’in Medine üzerine gönderdiği 12 bin kişilik ordu ile birlikte Harre Savaşına katılan Abdülmelik, aynı ordunun Mekke’ye düzenlediği kuşatmada da görev aldı. Babası Mervân b. Hakem’in 685 yılının Nisan ayında vefat etmesi üzerine, veliaht olarak 49 yaşındayken Emevi halifeliği görevini üstlendi. Üstlendiği görev oldukça zordu. Zira, babasının halifeliğini tanımayan Hicaz ve Irak, Abdullah b. Zübeyir’in yönetimi altında idi. Aynı şekilde Kuzey Afrika’da da Bizans’ın etkinliği artmış ve Bizans orduları Suriye’ye saldırılar başlatmıştı. Abdülmelik b. Mervan’ı yeni üstlendiği görevinde rahatlatanlar ise Hariciler olmuştu. Yezid kuvvetleri Mekke’yi kuşattığında Abdullah b. Zübeyir’i destekleyen Hariciler, kuşatmadan sonra Abdullah b. Zübeyir’e cephe almışlardı. Haricilerin muhalefeti nedeniyle Necd ve Basra’da otorite boşluğu doğmuş, Nâfi’ b. Erzak liderliğinde yürütülen Harici isyanı Abdullah b. Zübeyir’i sıkıntıya sokmuştu. Ancak Abdülmelik’in Abdullah b. Zübeyir’in durumundan yararlanacak gücü yoktu. Çünkü, Suriye’de de dengeler tam lehine değildi. İslam tarihinin en karmaşık siyasi mücadelelerine sahne olan bu dönemde, Kufe’de de Muhtâr b. Ebû Ubeyd El Sakafî isyanı meydana geldi. Satranç oyunu gibi stratejiye dayalı hamleler yapanın kazanacağı bu iktidar oyununda, kimin galip geleceği merak konusu olmuştu. Abdullah b. Zübeyir’in Muhtar b. Ebu Ubeyd El Sakafi isyanı ile mücadele etmesi Abdülmelik’i rahatlattı. Ancak bu mücadelenin kazananı Abdullah b. Zübeyir oldu. Bunun üzerine, Abdülmelik, El Cezîre’de bulunan İbrahim b. Mâlik El Eşter’i kazanmak için bazı girişimlerde bulundu. Ancak, İbrahim b. Malik El Eşter, Abdullah b. Zübeyir’in kardeşi Mus’ab’ın tarafına geçti. Bunun üzerine Abdülmelik, kendi komutasında bir ordu ile Irak’a sefer hazırlığı başlattığı sırada Bizans’ın saldırısına uğradı. Hangi cephede savaşacağına karar vermekte zorlanan Abdülmelik, öncelikle Bizans’ın saldırısına odaklanarak Irak seferini erteledi. Bu arada Abdullah b. Zübeyir’in kardeşi Mus’ab da bir yandan Hâricîler ile mücadele ederken, diğer yandan Horasan’daki Arap kabileleri arasındaki çatışmaları sona erdirmeye çalışıyordu. 

Tehditleri Teker Teker Ortadan Kaldırdı 

Abdülmelik, Mus’ab üzerine 689 yılında yapmayı planladığı seferi, Amr b. Saîd El Eşdak liderliğinde Şam’da başlayan isyan nedeniyle erteledi. El Eşdak’ın isyanını ortadan kaldırdıktan sonra, 691 yılının bahar aylarında El Cezire’den başlamak üzere, Irak bölgesini otoritesi altına almayı başardı. Abdülmelik, Mus’ab’a karşı kalıcı zaferini Deyrülcâselik mevkiinde kazandı. Mus’ab, savaşta önce en yakın adamı İbrahim el Eşter’i kaybetti. Ardından Iraklı askerler savaş alanını terk etmeye başladı. Küçük bir birlikle alanda yalnız kalan Mus’ab, son nefesini verene kadar dirense de savaşı kaybetmekten kurtulamadı. Kazandığı bu zaferin ardından Kufe ve Basra halkı Abdülmelik’e biat etti. Ardından Mekke’yi de otoritesi altına almak için Emevilerin en zalim komutanlarından sayılan Haccâc b. Yusuf’un komutasında 2000 kişilik bir kuvveti Mekke’ye gönderdi. Böylece, ikinci Mekke kuşatması Abdülmelik döneminde gerçekleşti. Altı ay süren kuşatma sonunda 1 Ekim 692 tarihinde Abdullah b. Zübeyir şehit edildi. Böylece 661’de sağlanan sözde siyasi birlik yeniden tesis edilmiş oldu. 

Haricilere Kesin Darbeyi Vurdu 

Hz. Ali’den itibaren İslam dünyasının otorite tanımayan gücüne dönüşen Hariciler, Abdülmelik karşısındaki tek muhalif güç olarak kaldılar. Abdülmelik, valilerinin emrine verdiği kuvvetlerle Haricilere karşı altı yıl süren uzun bir mücadele başlattı. Kufe’de, Basra’da, Hicaz’da her fırsatta isyan çıkartan Hariciler, 697 yılında son liderleri Şebib’in Düceyl ırmağından geçerken atından düşerek boğulması sonucunda tamamen etkisiz hale getirildiler. Muaviye’nin vefatından sonra bir türlü iç çekişmelerden kurtulamayan Emeviler, Haricileri de etkisiz hale getirdikten sonra enerjisini dışa çevirebilir hale geldi. Abdülmelik’in halifeliği sırasında ilk fetih hareketleri Maveraünnehir bölgesine yapıldı. Bu hareketlerin liderliğini Hâricî isyanlarının bastırılmasında büyük etkisi olan Mühelleb b. Ebû Sufre yaptı. 697 yılında Horasan valiliğine tayin edilen Mühelleb, ilk akınları başlatsa da sonuç alamadı. Aynı yıllarda Ubeydullah b. Ebu Bekre Afganistan üzerine hareket etti. Kabil’e kadar ilerleyen Ebu Bekre, burada Türklere karşı ağır bir yenilgi aldı ve kendisi de savaş meydanında hayatını kaybetti. Irak Genel Valisi Haccac, Afganistan’da kaybedilen bu savaşın ordu üzerinde yaratacağı moral bozukluğunu ortadan kaldırmak için hazırlattığı 20 bin kişilik bir ordu ile yeni bir sefer başlattı. Tavus Ordusu denilen Abdurrahman b. Muhammed b. Eş’as komutasındaki bu ordu, Türklere karşı zaferler kazanarak ilerledi. Ancak kış mevsimi yaklaşınca seferlere ara vermek istemesi Haccac tarafından engellendi. Bunun üzerine orduda Haccac’a karşı bir isyan başladı. Başlayan bu isyan üzerine Abdurrahman, Türklerin komutanı Rutbil ile haraca bağlayarak geri çekilme şartlarını hazırladı. Ele geçirdiği kalelere askerlerini, posta görevlilerini yerleştirdi. Ordunun isyanı, Irak halkını da etkiledi. Iraklılar, halife olarak Abdurrahman’a biat ettiler. Onların bu isyanı, Emevi muhalefetinin Abdurrahman’ın çevresinde toplanmasına neden oldu. Basra’ya kadar yayılan isyan, Haccac kuvvetleri ile Abdurrahman kuvvetlerini 6 Şubat 701 tarihinde karşı karşıya getirdi. Bir ay süren savaş 14 Mart 701’de isyancıların yenilgisi ile sonuçlandı. Bunun üzerine Abdurrahman, Kûfe’yi kendine hareket merkezi seçti. Böylece Haccac’ın ordusu ile Suriye’nin irtibatını kopardı. İki ordu Kufe’nın dışında Fırat’ın iki yakasında Deyrikurra ve Deyricemacim mevkilerinde karşılıklı konuşlanarak aylarca savaştı. Suriye’den destek alan Haccac kuvvetleri, 702 yılının Temmuz ayının sonlarında Deyrülcemâcim Savaşı adı verilen savaşta Abdurrahman’ın kuvvetlerini bozguna uğrattılar. Haccâc, muzaffer komutan sıfatıyla Kufe’ye girerek, halka teker teker af diletti. Ancak Abdurrahman’ın isyanı bu sefer de Basra’da devam etti. Çevreden topladığı askerlerle yeniden Haccac’ın karşısına çıktı. Yapılan savaşı kaybeden Abdurrahman, Kirman üzerinden Sîstan’a kaçtı. Burada, daha önce kendisinin atadığı Büst şehrindeki vali onu Haccâc’a teslim etmek üzere tutukladı. Abdurrahman’ı kurtaran ise Rutbil oldu. Karşılıklı müzakereler sonunda Haccac, Rutbil’i, Abdurrahman’ı kendisine teslim etmeye ikna etti. Haccac’a teslim olmak yerine ölmeyi tercih eden Abdurrahman, yolda kendisini bir uçurumdan atarak intihar etti. Böylece Emevileri beş yıl gibi uzun bir süre uğraştıran isyan da sona ermiş oldu. Abdurrahman’ın ölümü üzerine yeniden Maveraünnehir üzerine yoğunlaşan Emeviler, babası Mühelleb’in ölümü üzerine 702 yılında yerine geçen oğlu Yezid’i, 704 yılında azlederek yerine Kuteybe b. Müslim’i Horasan valiliğine atadılar. Yapılan bu atama ile Emeviler’in Maveraünnehir’deki fetihleri de hız kazandı. Diğer yandan Emeviler, Kuzey Afrika’dan Mısır’a kadar geri çekilmişlerdi. Tunus’ta sahil kesimi Bizans’a kaptırılırken, iç kesimlerde de Berberiler hakimiyetlerini tesis etmişlerdi. Ayrıca Emevilere karşı Bizans-Berberi ittifakı kurulmuştu. Abdülmelik, Mısır Valisi yaptığı kardeşi Abdülaziz emrine verdiği kuvvetlerle Kuzey Afrika’ya sefer düzenledi. Kuzey Afrika’da Emevilerin karşısına önce Berberi güçleri çıktı. Daha sonra da Bizans Devleti, donanmayla Sicilya’dan gönderdiği takviye kuvvetlerle Kartaca’da Emevi kuvvetlerinin karşısına çıktı. Berberileri yenmeyi başaran Emevi güçleri, Kartaca’da Bizans kuvvetlerine yenildiler. 696 yılında meydana gelen bu savaşın ardından Berberiler yeniden isyan ettiler. Ancak Kayrevan’daki Emevi kuvvetlerine karşı sonuç alamadılar. Yine de Kuzey Afrika’da hakimiyet tesis edebilmek için takviye kuvvetler istediler. Gelen güçlerin desteği ile Bizans’a kaptırılan Kartaca yeniden ele geçirildi. Müslüman olmayan halk Sicilya’ya kaçtı. Bizans İmparatoru Leontios, Kuzey Afrika’yı elinde tutmak için yeni bir donanma hazırlatarak Kartaca üzerine gönderdi. Ancak Bizans’ın gönderdiği kuvvetler Kartaca’yı kurtarmaya yetmedi. Ardından Berberiler ile 702 yılında büyük bir savaş yapıldı. Avras bölgesinde yapılan savaş Emevilerin Kuzey Afrika’daki mutlak hakimiyetlerini tesis etti. Savaş’tan sonra Berberilere karşı gösterilen hoşgörü, onların kitleler halinde Müslüman olmasına neden oldu. Berberilerin İslamiyeti seçmesiyle, Kuzey Afrika’da kitlesel hakimiyet de sağlanmış oldu. 

Devleti Bizans Tasallutundan Kurtardı 

Abdülmelik’in bir diğer hedefi de Anadolu toprakları oldu. İç karışıklıklar nedeniyle halifeliğinin ilk yıllarında Bizans’a haraç ödemek zorunda kalan Abdülmelik, kardeşi Muhammed b. Mervân komutasındaki bir ordu ile Anadolu’ya karşı yeniden seferler başlattı. İki devlet ordusu 693 yılında Sivas yakınlarında karşılaştı. Burada Bizans ağır yenilgiye uğratıldı. İkinci bir ordu da aynı yıl Bizans kuvvetlerini Çukurova’dan çıkarttı. Böylece bölge yeniden Müslümanların egemenliğine geçti. Ancak Müslümanların egemenliğini gölgeleyen Simbat adında bir gayrimüslim liderliğindeki isyan oldu. Bizans devletinin de teşvik ettiği bu isyan nedeniyle Emeviler, yeni ele geçirdikleri Çukurova bölgesinde büyük güçlükler yaşadılar. İlk başta isyan karşısında gerileyen Emevi kuvvetleri, 695 yılında Maraş’ta büyük bir zafer kazanarak bölgedeki egemenliklerini pekiştirdiler. 699 yılında Suriye’de çok sayıda kişinin ölümüne neden olan veba salgını meydana geldi. Bu salgın Emevi Devletinde büyük bir krize yol açtı. Emevi Devletinin yaşadığı sorundan yararlanan Bizans kuvvetleri Antakya’ya deniz yoluyla saldırı düzenledi. Ancak bir netice alamadı. Emeviler, 700 yılından itibaren yeniden Anadolu seferlerine başladılar. 701 yılında Velid b. Abdülmelik ‘in oğlu Abdullah Erzurum’u fethetti. Ertesi yıl ise Bizanslılar, el-Cezîre Valisi Muhammed b. Mervân’ın İbnü’l-Eş’as’ın isyanı sebebiyle Irakta bulunmasını fırsat bilerek Adıyaman’a kadar ilerlediler. İsyanın sona ermesinin ardından Abdullah b. Abdülmelik Dârende’yi kuşattı ve uzun bir kuşatmadan sonra 702 yılında şehri ele geçirdi. Ertesi yıl Masisa Müslümanlar tarafından geri alındı. Muaviye döneminden sonra Emevi Devletinin sınırlarını genişleten ve devletin varlığını her yerde hissettiren Abdülmelik, 20 yıl sürdürdüğü görevini 60 yaşındayken 8 Ekim 705 tarihinde Şam’da noktaladı. Kendisinden sonra dört oğlu da hükümdar olduğu için Ebul Müluk (Hükümdarların Babası) lakabıyla anılan Abdülmelik, Şam’da defnedildi. 

İlk Parayı Abdülmelik Bastırdı 

Devletinin sınırlarını Ceyhun Nehrinden Atlas Okyanusuna kadar genişleten halife Abdülmelik dönemi, İslam tarihinin ilk parasının bastırılması dönemi olmuştur. O tarihe kadar İslam ülkelerinde 109 Bizans ve Sâsânî devletlerinin paraları kullanılıyordu. Egemenlik sorununa yol açan bu duruma son veren Abdülmelik, altın ve gümüş sikkeler bastırdı. Altın sikkeye dinar, gümüş sikkeye dirhem adı verildi. Abdülmelik aynı zamanda devletin resmi yazışma dili olarak Arapça’yı zorunlu kıldı. Onun dönemine kadar divanlardaki defterler Hicaz’da Arapça, Suriye’de Rumca, İran’da ise Farsça olarak tutuluyordu. Bu nedenle memurların büyük bir kısmı Rum veya Acem idi. Abdülmelik’e Arapça’nın resmi yazışma dili olmasını öneren ise Haccac olmuştur. Kur’an, Hadis ve Fıkıh ilmine hakim olan Abdülmelik, aldığı derslerle Medine alimlerinden Saîd b. Müseyyeb ve Urve b. Zübeyir gibi âlimlerin seviyesine ulaşmıştır. Ebu Hureyre, Ebû Said El Hudri, Ümmü Seleme, Abdullah b. Ömer, Hz. Osman gibi sahabelerden hadis öğrenen Abdülmelik’ten, Urve b. Zübeyir, Recâ b. Hayve ve Zührî gibi muhaddisler de hadis rivayet etmişlerdir. Halifeliği sırasında hadis ilmine olan ilgisini yoğunlaştıran Abdülmelik, özellikle uydurma hadislere karşı da halkı uyarmıştır. Fıkıh ilmindeki seviyesi nedeniyle döneminin müctehidleri arasında sayılan Abdülmelik, ayrıca edebiyat ve şiiri çok seviyordu. Bilginlerle sohbet etmeyi ve onları himaye etmeyi seven Abdülmelik, bu konuda valilerini de sık sık uyarma ihtiyacı hissetmiştir. İsyanlar nedeniyle valilerin hedefi haline gelen İbn-i Ömer, Hasan-ı Basrî ve Enes b. Mâlik gibi dönemin ileri gelen din büyüklerini Irak Genel Valisi Haccâc’a karşı korumak zorunda kaldığı rivayet edilmiştir. İslâm dünyasındaki ilk büyük camilerden biri olan Kubbet El Sahrâ Camii onun döneminde inşa edilmiştir. Irak’ın üçüncü garnizon şehri Vâsıt da, Haccâc tarafından onun zamanında kurulmuştur. Döneminde posta hizmetleri ve istihbarat teşkilatına ayrı bir önem veren Abdülmelik, geniş bir sahaya yayılan egemenliğini korumada, yaygınlaştırdığı bu hizmetlerin büyük yararını görmüştür. 

Kaynak: Emeviler ve Emevi Halifeleri, Hasan Yılmaz, Elips Kitap, Ankara, Ekim 2016.