Cemile Buhayrad

Cemile Buhayrad

1935 yılında, Cezayir'de doğdu. Orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak yetişti. Çocukluk ve gençlik yıllarında Cezayir, Fransa işgali altında bulunmaktaydı.

1940’lı yılları Arap olduğundan ziyade Fransız olduğuna inanarak geçirdi. Diğer tüm Cezayirli çocuklar gibi o da Fransız kültürüyle yetiştirildi, ana dili olan Arapçada yazmayı ve okumayı hiç öğrenemedi. Yıllar sonra, bu yıllardaki durumu şu sözlerle anlattı: "Paris başkentimiz, hepimizin annesi. Fransız Parlamentosu, bizim parlamentomuz; Vincent Auriol, bizim Başkanımız; Fransız bayrağı bizim bayrağımızdı. Cezayir?.. O zamanlar öyle bir yer yoktu. Okulda hep Fransız kimliğine bürünerek var olduk. Bu kimlikten kurtulmak hiç kolay olmadı çünkü hayatımızı tamamen kuşatmıştı."

Yine bu yıllarda annesi ona; sürekli olarak  Fransız değil, Cezayirli olduğunu unutmamasını tembihledi. Fransızların asimilasyon politikasının ve Cezayir’in dili ile kültürünün yok edilmeye çalışıldığının farkındaydı. Cezayir’deki Fransız okullarında sabah içtimasında “Annemiz Fransa” marşı okunurdu. Sadece Cemile “Annemiz Cezayir” diye bağırır ve bu davranışından dolayı ağır cezalar alırdı. 

8 Mayıs 1945 tarihinde, Cemile henüz 10 yaşındayken Fransa, II. Dünya Savaşı'nın sona ermesini fırsat bilerek Sétif'te Cezayirlilere karşı büyük bir katliama girişti. Tarihe Sétif ve Guelma Katliamı olarak geçen bu kara gün, Cezayir halkının bağımsızlık arzusunu daha da alevlendirdi. Özellikle bu katliamdan sonra çoğunluğu öğrenci kökenli olan Cezayirli gençler Ulusal Kurtuluş Hareketi'ne katılmaya başladılar.

Fransa'nın Cezayir üzerindeki baskısını daha da şiddetlendirdiği bir dönemde Fransız okulunda eğitim görmekte olan Cemile Buhayrad, eylemci olarak Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin (FLN) öğrenci kollarına katıldı. Daha sonraları örgütün gizli subayı ve FLN lideri Yasef Saadi'nin asistanı olarak görev yaptı. Cemile, ekibe katıldığında 21 yaşındaydı.

Cemile Buhayrad, 1957 yılı içinde bir diğer özgürlük savaşçısı olan 19 yaşındaki Cemile ile birlikte bir kafeyi bombaladı. Bombalı saldırıda 11 Fransız yaşamını yitirdi. Nisan 1957 tarihinde Fransız askerleriyle girdiği bir çatışma sonucu yaralı olarak ele geçirildi. Planlanan gösteriyle ilgili bilgi vermesi için işkence gördü, vücuduna elektroşok verildi. İşkence altındayken Fransızlara hiçbir bilgi vermedi ve sürekli “Cezayir bizim annemiz!” demeyi sürdürdü. Bu dayanılmaz işkencelere rağmen Ulusal Kurtuluş Hareketi'ni ele verecek hiçbir gizli bilgiyi ifşa etmedi. 

Çıkarıldığı Fransız mahkemesince terörist olmakla suçlandı ve tartışmalı bir mahkeme sonucunda idam cezasına mahkûm edildi. O dönemde Fransa, Cezayirli direnişçileri Orta Çağ'dan kalma bir yöntem olan giyotin ile idam ediyordu.  Cemile cezaevinde tutuklu kaldığı 5 yıllık süreç içerisinde birçok yandaşının giyotinle infaz edilişine tanıklık etti. Fransız hükûmetini Buhayrad’ın öldürülmemesi için ikna etmeye çalışan pek çok grup kuruldu. En dikkat çeken gelişme ise Fas Prensesi Lalla Ayşe’nin, dönemin Fransa Cumhurbaşkanı René Coty’yle iletişime geçmesi ve Buhayrad’ın ölüm cezasının uygulanmamasını rica etmesiydi.

Fransız mahkemesinin aldığı idam kararına karşı  Cemile'nin avukatı Jacques Vergès dünya çapında büyük bir medya kampanyası başlattı ve bu kampanya sonucu Cemile ile arkadaşlarının infaz kararını durdurmayı başardı. Cemile, 1962 yılında serbest bırakıldığında Cezayir'de bir kahraman gibi karşılandı ve Afrika direnişinin simgesi hâline geldi.

Bu olaydan sonra Cemile Buhayrad ile Vergès evlendiler ve Afrika devrimi üzerinde birlikte çalışmaya başladılar. Özgürlük mücadelesinin Afrika'daki simgesi olan Cemile Buhayrad'ın hayatı 1958 yılında Mısırlı yönetmen Youssef Chahine (Yusuf Şahin) tarafından "Cezayirli Cemile" adıyla sinemaya uyarlanmıştır. Yine Gillo Pontecorvo imzalı "Cezayirin Mücadelesi" (The Battle of Algiers) adlı filmde Bouhired Ulusal Kurtuluş Cephesinin üç kadın bombacısından biri olarak betimlenmiştir.

85 yaşındaki Cemile Buhayrad’a Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said tarafından birinci derece Tunus Cumhuriyet Nişanı takdim edildi.