Nazir Akalın

Nazir Akalın

Doğumu: 1 Şubat 1964, Erzurum Ölümü: 13 Aralık 2002, Ankara

Aziziye İlkokulu, Erzurum Ticaret Lisesi ve Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesini bitirdi (1991). Aynı üniversitenin SBE Doğu Dilleri ve Edebiyatları (1991-1994), Kırıkkale Üniversitesi SBE Yeni Türk Edebiyatı (1994-1997) programlarında olmak üzere iki yüksek lisans yaptı. Kırıkkale Üniversitesinde araştırma görevlisi olarak dört yıl çalıştı. ’28 Şubat Darbesi’nin ardından üniversitelerden uzaklaştırılan yüzlerce yüksek öğretim elemanının arasında Nazir Akalın da vardı. Şiirin yanı sıra edebî yazılar yazdı, doğu ve batı edebiyatlarından şiir çevirileri yaptı. İşsizdi ama doktora çalışmasını tamamlamaya çalışıyordu. 1989’da Milletin Sesi gazetesinin, 1990’da Hürsöz gazetesinin kültür-sanat sayfalarını hazırladı. 1991 yılında arkadaşlarıyla birlikte Karçiçeği dergisini çıkardı ve derginin genel yayın yönetmenliğini yaptı. Palandöken dergisinin yayın kurulunda yer aldı (1992). Altı şiiri Hasan Enes tarafından özgün müzik tarzında bestelendi, Yürür Dağlar adıyla kaset olarak çıktı. Akit, Sağduyu, Yeni Şafak, Gündüz gazetelerinde edebiyat ve eleştiri yazıları yazdı. 13 Aralık 2002’de Ankara’da evine giderken geçirdiği tren kazası sonucu vefat etti. Evli ve iki çocuk babasıydı. Şiirleri Karçiçeği, Palandöken, Dergâh, Edebiyat Ortamı, Güneysu, Hazan, Hece, İkindi Yazıları, Kardelen, Kültür Edebiyat, Mavera, Merdiven, Tohum, Türkiyat Araştırmaları gibi dergilerle ve www.edebistan.com internet sitesinde yayımlandı. Yayın aşamasına gelmiş pek çok dosyasının yanında Divan Edebiyatı şiir ve şairleri üzerine sürdürdüğü önemli bir çalışması vardı.

Eserleri

Şiir: Gerilla Türküleri (1993), Kanayan Simya (1998)

’(...) Onu, soğuk bir Bursa gecesinde bir şiir şöle-ninde tanımıştım. Kanayan Simya kitabı yeni çıkmıştı. Bana ‘Aziz milletimin şair oğlu Mustafa Özçelik’e...’ diye imzalamıştı. Daha sonra hiç görüşmedik. Kırıkkale Üniversitesinden uzaklaştırıldığını duydum sonradan. Benim başıma da aynı şeyler gelmişti. Benzer kaderi yaşayan iki insan olarak bir süre internet yoluyla haberleştik, dertleştik. Geçen yazım Ankara’da geçti. Aradığım ilk kişi o oldu. Buluştuk. İşsizdi. Ama doktorasını tamamlamaya çalı-şıyordu. Zaten onu tanıyanlar bilirler ki, Nazir Akalın, sadece sanatçı kimliğiyle değil akademik bilgisi ve ti-tizliğiyle de tanınırdı. (...) Şair Nazir Akalın artık aramızda değil. Ama dost kişiliği, çalışkan kimliği ve bu sistemin mağdur ettiği istikbal vadeden genç bir bilim adamı olarak ondan geriye çok şeyler kaldı. Bir de kitapları. Ruhu şad olsun. Başımız sağ olsun.’ ( Mustafa Özçelik, Yeni Şafak gazetesi, 14 Aralık 2002)