Ahmet Şenyüz

Ahmet Şenyüz

İster müzisyen, ister ses sanatçısı kim olursa olsun en az bir kere geçmiştir Ahmet Şenyüz’ün tezgahından. Tam kırk yıldır müzik aşkı ile durmadan dinlenmeden çalışıp didinmiştir kendi gücü ve olanakları ile. Uzun ara görüşememiştik kendisi ile. Anladım ki günümüz şartları onu da etkilemiş, mutsuz, üzgün ve en kötüsü de umutsuz.

Evet sevgili ağabeyim, anlat bizlere bu stüdyo tutkusu ne zaman, nasıl başladı ?


Teknik okulda okuyordum. O zamanlar futbol aşkı vardı içimde. Futbol uğruna okulu bıraktım. Babam Ali Şenyüz bandoda müzisyendi zaten ben de müziğe ilgi duyuyordum. Daha sonraları çalışmak üzere Turizm Reklam’a girdim. Okulda Grunding TK 30 üç kanallı bir mixer görmüştüm, ilk kayıtlarımı onunla yaptım yıl 1963-64.


Meslek yaşamının başlarında kimler ile çalıştın? Bu imkansızlıklar ya da kısıtlı şartlar ile ne gibi kayıtlar yaptın ?


Mediha Şen Sancakoğlu, Erol Büyükburç, Güneri Tecer’in kayıtlarını yaptım. Mediha Şen Sancakoğlu’nun yüz şarkısını bir oturuşta kaydettim. Sezen Aksu’nun ilk kayıtlarını ben
yaptım ve bir süre birlikte stüdyo çalışmaları yaptım.

Peki İstanbul’da neler oluyor da işler nasıl gidiyordu o zamanlar ?


Ünlü tonmeister rahmetli Sıtkı Acim, Kani Acim ile birlikte Stüdyo Elektronik’teydi o zamanlar. Mehmet Günay (Memo) ise Coşkun Sabah’ın stüdyosunda idi o zamanlar. Sıtkı Abi batı, Memo ise alaturka kayıtları yapıyordu o günlerde.

O zamanlar sanırım mono kayıtlar vardı. Stereo kayıda ne zaman başladınız ?


1974 yılında ilk stereo kayda başladık. İlk stereo kaydımı Gönül Akkor ile yaptım. Bu arada söz etmeden geçemeyeceğim hepimize okul olmuş büyük bir tonmeister var Hayri Çalkılıç. Türkiye’nin ilk tonmeisteridir.

Peki günümüzde ne durumdayız, nasıl gidiyor ?


Bilgisayar çıktı mertlik bozuldu. Kes-yapıştır’lar bozdu bu işi. Devlet bir şekilde korsanı engellemeli. İnternet, MP3’ler her şeyi mahvetti.

Peki ya müzik ne alemde ?

Nakarat yok. Vezin, kafiye yok artık. TRT denetim kurulu iyi ki varmış. Turizm Reklam stüdyosunda iken Erol Büyükburç’un tüm kayıtlarını ben yaptım. Yüz şarkının tümünün denetimden geçmesini sağladım. Denetim denilen şey müzik ve sesin kalite kontrolünden geçmesinden başka bir şey değildir. O günlerde eleştiriyorduk ama günümüz şartlarında arar olduk.

Salt bilgisayar ile yapılan müziğe ne diyorsun?


Evde herkes yapıyor, mixlenemiyor o şarkılar. 1994 yılında Avrupa Atari ile başladı bu işe, tatsız.

Günümüzü düşünecek olursan, bu meslek nereye gidiyor sence ?


Ne yapıp ne etmeli devlet korsana bir şekilde mani olmalı. Yapımcılar birer birer ölüyor. MİAM ve İMAJ haricinde gerçek stüdyolar yok aslında. Batıya oranla çok amatör halen.

En ünlülerden tut da hemen her seviyede birçok sanatçı ile çalıştın. Bazılarının isimlerini verebilir misin?

Zeki Müren, Sezen Aksu, Nazan Öncel, Kibariye, Bergen, Nalan Altınörs, Grup Laçin, Orhan Ölmez, Yusuf Nalkesen. Ayrıca beş yıl Devlet Korosu’nun ve TRT’nin tonmeisterliğini yaptım.

İzmir Ses Kayıt Stüdyosu birçok stüdyo müzisyenine okul olmuştur biliyorum. Bu meslekten kimler yetişti?


Evet bizim mekan okul gibidir. Buradan İlyas Tetik, Sennur Güzelel, Yaşar Okyay ve Gündem adlı yaylı grubu yetişmiş, İstanbul’un aranan stüdyo müzisyenleri haline gelmiştir.

Bildiğim kadarı ile yurtdışında da çalıştın bir süre, biraz söz eder misin ?


Evet Almanya’da Stüdio Berlin ve Köln Spandau stüdyolarında çalıştım, deneyim sahibi oldum ve aramızdaki uçurumu gördüm. Bizler Türk olarak küçük imkanlar ile mucizeler yaratıyormuşuz inan. Rolleri değiştirin bakalım onlar bunu yapabilecekler mi ?

Eski yıllarda birçok teknolojik zorluk, imkansızlıklar yaşadın biliyorum. Şimdi durum ne alemde?

1994’ten önce jack bile yoktu. Cannon yani (XLR). Memo Abi editing’i makasla keserek yapıyordu, tabii büyük risk. Ancak şimdi her şey var. Şu anda analog digital her türlü kayıt imkanımız var artık şükür.

Meslekte favorilerin var mı varsa kimler ?


Evet ilk tonmeister Hayri Çalkılıç. Esat Kıral büyük tonmeisterdi. Sıtkı Acim rahmetli. Yurtdışında ise ünlü aranjör, orkestra şefi Frank Pourcel’in tam yirmi yıl birlikte çalıştığı Dominique Ponset hayranıyım.

Gelecek ile ilgili düşüncelerin planların nelerdir bizimle paylaşır mısın ?


Yapımcılık işine girdim. Oğlum Ali Şenyüz’e devredeceğim. O da stüdyocu. Düzenleme ve kayıtlar yapıyor. Eğer bu işler düzelmezse yaşamımın geri kalanında köftecilik yapacağım


(Ödemiş Köftecisi). Sana bir örnek vereyim: Raks firması 1990 yılından önce 10.000 adetten az kaset basmazdı. Şimdiki rakamı ise hiç görüşmeyelim.